Bu ayetlerdeki ifadelerin birbiriyle çeliştiği iddia edilse de ayetler objektif bir şekilde okunup, değerlendirildiğinde durumun İnsan Neden (Hangi Maddeden) Yaratılmıştır? admin Mayıs 13, 2019 İçinizdeonlara haber taşıyanlar vardır” muhbir olanlar vardır diyor Allah. “Allah zulmedenleri bilir” Tevbe Suresi, 47. “İnsanlardan öyleleri vardır ki, biz Allah’a ve ahiret gününe iman ettik derler” münafıkların özelliği bu. “Oysa inanmış değillerdir” diyor Allah. “Sözde Allah’ı ve iman edenleri Zira bu konu şüpheli kapalı bir konu değil açıkça kuranda yasaklanmıştır. Faiz ile ilgili ayetler Bakara 275. Ayet “Faiz yiyenler, şeytanın dokunduğu (cin çarpmış) kimse gibi (kabirlerinden) kalkarlar. (Bu ceza:) “Alışveriş de faiz gibidir.” demeleri nedeniyledir.”. Bakara suresi 276. ayet “Allah, faizin bereketini Kim Allah’ın indirdiği (hükümler) ile hükmetmezse işte onlar kâfirlerin ta kendileridir.(Hüküm kavramının din adamları ile ilgili olduğunu bu âyet çok net olarak göstermektedir. Yani din adamlarınin dinde vahye tek kaynak olarak iman etmeleri devlet adamlarının Kur'an'la hükmetmelerinden çok daha önemlidir. Allahın Kuran'da haberini bildirdiği Talut ve ordusu ile ilgili olay da, müminlerin samimi itaatlerinin ve itaatin hikmetinin önemini gösteren hatırlatmalardan bir diğeridir. Kuran'da bildirildiğine göre, Allah'ın elçisi olan Talut, ordusu ile birlikte düşman ordusuna doğru yol alırken, ordusundakileri uyarmış ve ileride lBPW. Meal Fihrist A B C Ç D E F G H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z Güzel Kurani kerimimizde geçen ülke ile ilgili ayetler. Kuranda geçen ülke ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte. Kuranda ülke ile alakali tahmini 29 ayet geçiyor 3196 - Kâfirlerin diyar diyar dolaşmaları sakın seni aldatmasın. 475 - Hem size ne oluyor ki, Allah yolunda "Ey Rabbimiz! bizleri bu halkı zâlim olan memleketten çıkar, tarafından bizi iyi idare edecek bir sahip ve bize katından bir kurtarıcı gönder" diye yalvarıp duran zayıf ve zavallı erkekler, kadınlar ve çocukların kurtarılması uğrunda savaşa çıkmıyorsunuz? 6123 - Böylece, her kentte ileri gelenleri, oranın suçluları yaptık ki, orada hileler çevirsinler. Halbuki bunlar, kötülüğü başkasına değil kendilerine yapıyorlar da farkına varmıyorlar. 6131 - Bu şundan dolayıdır ki Rabbin, halkı habersiz iken ülkeleri zulüm ile helak edici değildir. 74 - Nice kentler helak ettik. Gece yatarlarken, yahut gündüz uyurlarken, azabımız onlara geliverdi. 788 - Kavminden ileri gelen kibirliler dediler ki "Ey Şu'ayb! Ya mutlaka seni ve seninle beraber inananları kentimizden çıkarırız, ya da dinimize dönersiniz!" Dedi ki; "İstemesek de mi bizi yurdumuzdan çıkaracak veya dinimizden döndüreceksiniz?" 796 - O ülkelerin halkı inanıp Allah'ın azabından korunsalardı, elbette üzerlerine gökten ve yerden bolluklar açardık; fakat yalanladılar, biz de onları kazandıklarıyla yakaladık. 797 - Acaba o ülkelerin halkı, geceleyin uyurlarken kendilerine azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler? 798 - Yoksa o ülkelerin halkı, kuşluk vakti eğlenirlerken onlara azabımızın gelmeyeceğinden emin mi idiler? 7101 - İşte o ülkeler ki, sana onların haberlerinden bir kısmını anlatıyoruz Andolsun ki, peygamberleri onlara apaçık deliller mucizeler getirmişlerdi. Fakat önceden yalanladıkları gerçeklere iman edecek değillerdi. İşte o kâfirlerin kalplerini Allah böyle mühürler. 1098 - Fakat o vakit iman edip de imanları kendilerine fayda vermiş bir kasaba olsaydı? Ancak Yunus'un kavmi iman ettikleri vakit, dünya hayatında o rezillik azabını üzerlerinden kaldırmış ve bir süre onları rahata kavuşturmuştuk. 11102 - İşte Rabbin, zalim memleketleri cezalandırdığı zaman böyle cezalandırır. Çünkü O'nun cezası çok acı, çok çetindir. 11117 - Senin Rabbin, halkları iyi ve ıslahatçı iken, o memleketleri haksız yere helak edecek değildir. 154 - Biz hiçbir memleketi Allah katında bilinen bir zamanı olmaksızın helak etmedik. 1716 - Biz bir ülkeyi yok etmek istediğimiz zaman, şımarık varlıklılarına emrederiz, onlar itaat etmeyip orada kötülük işlerler. Böylece, o ülke helaka müstahak olur, biz de onu yerle bir ederiz. 1758 - Hiç bir şehir halkı yoktur ki, kıyamet gününden önce biz onu helak etmeyelim, yahut şiddetli bir azab ile azablandırmayalım. Bu, Kitap'ta Levh-i Mahfuzda yazılıdır. 1859 - İşte zulmettikleri için helak ettiğimiz şehirler! Biz onların helâkleri için de belirli bir zaman tayin etmiştik. 216 - Onlardan önce yok ettiğimiz hiçbir memleket halkı iman etmedi. Şimdi bunlar mı iman edecekler? 2111 - Biz halkı zalim olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik. 2195 - Yok ettiğimiz bir memleket ahalisinin ahiretteki cezasını da çekmek üzere bize dönmemesi gerçekten imkansızdır. 2245 - Nice memleketler vardı ki, zulüm yaparlarken biz onları yok ettik. Artık damları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır. Geride Nice terkedilmiş kuyularla bomboş kalmış yüksek saraylar bırakılmıştır. 2248 - Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır. 2540 - Resulüm! Andolsun ki, bu Mekke'li putperestler, bela ve fenalık yağmuruna tutulmuş olan beldeye uğramışlardır. Peki onu da görmüyorlar mıydı? Hayır! Onlar öldükten sonra dirilmeyi ummamaktadırlar. 26208 - Bununla birlikte, biz hangi memleketi helak ettikse muhakkak onu uyarıcı peygamberleri olmuştur. 2734 - Melike, "Hükümdarlar bir memlekete girdiler mi orayı perişan ederler ve halkının ulularını hakir hâle getirirler. Herhalde Onlar da böyle yapacaklardır" dedi. 2931 - Elçilerimiz İbrahim'e iki oğul vereceğimize dair müjdeyi getirdiklerinde şöyle dediler "Biz bu memleket halkını helak edeceğiz. Çünkü oranın halkı zalim kimselerdir." 2934 - "Biz şüphesiz bu memleket halkının üzerine, yoldan çıkmalarına karşılık feci bir azab indireceğiz."dediler. 3434 - Biz herhangi bir memlekete tehlikeyi haber veren bir uyarıcı gönderdikse, mutlaka oranın refah ile şımartılmış olanları "Biz sizin gönderildiğiniz şeyleri tanımayız." dediler. 658 - Nice kent var ki Rablerinin ve O'nun elçilerinin emrine başkaldırdı, biz de onları çetin bir hesaba çektik ve onlara görülmemiş şekilde azab ettik. Kuranda hangi ayette kıyamet alametleri?Kur'an'da kıyamet alâmetlerinin nelerden ibaret olduğuna dair bilgi verilmemiş, sadece Ye'cûc ve Me'cûc'ün gelişinden el-Enbiyâ 21/96, dâbbetü'l-arzın çıkışından en-Neml 27/82, göğün insanları saracak bir duman duhân yayacağından ed-Duhân 44/11-12 ve ayın yarılacağından el-Kamer 54/1 günü ne olacak Kuranı Kerim?Meryem Suresi 68. Ayet; " Rabbine andolsun ki onları muhakkak şeytanlarla birlikte mahşerde toplayacağız; sonra onları cehennemin çevresinde diz üstü çökmüş vaziyette hazır tutacağız. " " Bilâkis onlara kıyamet ansızın gelecek ve onları şaşkına kaç ayet?Kıyamet Suresi Arapça سورة القيامة, Kur'an'ın 75. suresidir. Sure 40 ayetten oluşur. Mekke'de Kari'a Suresi'nden sonra indirildiğine inanılan sure, ismini ilk ayette geçen ve ölümden sonra dirilme anlamına gelen "kıyame" kelimesinden günü ne demektir?Kıyamet günü, hesap günü ya da mahşer günü Arapça يَوْمُ الْقِيَامَة; Dünyanın sonunun geleceğine ve tüm insanların mahşerde toplanarak hesap vereceğine inanılan zaman. "Dünya merkezli evren" anlayışında dünyanın sonu, evrenin de sonu olarak tane kıyamet alameti vardir?Hazreti Peygamber; "Şüphesiz on alâmet görülmedikçe kıyamet kopmayacaktır." dedi ve "Deccâl'i, dumanıduhan, Dâbbetü'l-arz'ı, güneşin batıdan doğmasını, İsa yere inmesini, Ye'cûc ve Me'cuc'u, doğuda, batıda ve Arap yarımadasında olmak üzere üç yer çöküntüsünü, son olarak da Yemen'den çıkarak insanları …10 büyük alametler nelerdir? Güneş batıdan doğacak. Dabbet'ül Arz ortaya çıkacak. Yecüc ve Mecüc ortaya çıkacak ve dünyada büyük savaşlar yaşanacak. Hz. İsa gökten inecek ve dünyadaki düzensizliğe son verecek. Gökten duman çıkacak ve bu duman dünyanın her yerinden görülebilecek kadar büyük olacak. Deccal ortaya 18, 2021Herkes öldükten sonra ne olacak?Mahşer günü insanlar hesaba çekilecektir. Hesaba çekildikten sonra tam cehennemin üzerinde kurulmuş sırat köprüsünden geçmeye çalışacaklar. Sırat köprüsü kıldan ince olacak. … Günahları sevaplarından daha fazla olan Müslümanlar ise günahlarının bedelini Cehennemde çektikten sonra Cennet'e er ya da geç ulaşacaklardır. Yeryüzü TanımıYeryüzü kelimesinin Türk Dil Kurumuna göre tanımı şöyle;1. isim, coğrafya Yer kabuğu 2. Dünya; “Ancak günün birinde, yeryüzü bu, bilinmez, belki taksinin birinde şoför yamaklığı yaparım.” – N. HikmetKur’an-ı Kerim’de Yeryüzü Hakkındaki Ayetler Hangileri?NOT AYETLERİN TÜRKÇE MEALLERİ, TÜRKİYE CUMHURİYETİ DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ RESMİ İNTERNET SİTESİNDEN ALINMIŞTIR. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 11. Ayet; Bunlara, “Yeryüzünde fesat çıkarmayın” denildiğinde, “Biz ancak ıslah edicileriz!” Sûresi 22. Ayet; O, yeri sizin için döşek, göğü de bina yapan, gökten su indirip onunla size rızık olarak çeşitli ürünler çıkarandır. Öyleyse siz de bile bile Allah’a ortaklar Sûresi 27. Ayet; Onlar, Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozan, Allah’ın korunmasını emrettiği bağları iman, akrabalık, beşeri ve ahlâki bütün ilişkileri koparan ve yeryüzünde bozgunculuk yapan kimselerdir. İşte onlar ziyana uğrayanların ta Sûresi 30. Ayet; Hani, Rabbin meleklere, “Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım” demişti. Onlar, “Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz sana hamdederek daima seni tesbih ve takdis ediyoruz.” demişler, Allah da, “Ben sizin bilmediğinizi bilirim” Sûresi 36. Ayet; Derken, şeytan ayaklarını oradan kaydırdı. Onları içinde bulundukları konumdan çıkardı. Bunun üzerine biz de, “Birbirinize düşman olarak inin. Sizin için yeryüzünde belli bir süre barınak ve yararlanma vardır” Sûresi 60. Ayet; Hani, Mûsâ kavmi için su dilemişti. Biz de, “Asanı kayaya vur” demiştik, böylece kayadan on iki pınar fışkırmış, her boy kendi su alacağı pınarı bilmişti. “Allah’ın rızkından yiyin, için. Yalnız, yeryüzünde bozgunculuk yaparak fesat çıkarmayın” demiştik. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 164. Ayet; Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, insanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip kendisiyle ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında, rüzgarları ve gökle yer arasındaki emre amade bulutları evirip çevirmesinde elbette düşünen bir topluluk için deliller Sûresi 168. Ayet; Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin! Şeytanın izinden yürümeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir Sûresi 205. Ayet; O, senin yanından ayrılınca yeryüzünde bozgunculuk yapmağa, ekin ve nesli yok etmeğe çalışır. Allah ise bozgunculuğu Sûresi 251. Ayet; Derken, Allah’ın izniyle onları bozguna uğrattılar. Davud, Câlût’u öldürdü. Allah ona Davud’a hükümdarlık ve hikmet verdi ve ona dilediğini öğretti. Eğer Allah’ın; insanların bir kısmıyla diğerlerini savması olmasaydı, yeryüzü bozulurdu. Ancak Allah, bütün âlemlere karşı lütuf sahibidir. Sponsorlu Bağlantılar Bakara Sûresi 255. Ayet; Allah kendisinden başka hiçbir ilah olmayandır. Diridir, kayyumdur. Onu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur. İzni olmaksızın onun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekileri ve arkalarındakileri yaptıklarını ve yapacaklarını bilir. Onlar onun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. Onun kürsüsü bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir. Gökleri ve yeri koruyup gözetmek ona güç gelmez. O, yücedir, Sûresi 273. Ayet; Sadakalar kendilerini Allah yoluna adayan, yeryüzünde dolaşmaya güç yetiremeyen fakirler içindir. İffetlerinden dolayı dilenmedikleri için, bilmeyen onları zengin sanır. Sen onları yüzlerinden tanırsın. İnsanlardan arsızca bir şey istemezler. Siz hayır olarak ne verirseniz, şüphesiz Allah onu bilir. Sponsorlu Bağlantılar Âl-i İmrân Sûresi 91. Ayet; Şüphesiz inkar edip kafir olarak ölenler var ya, dünya dolusu altını fidye verseler bile bu, hiçbirisinden asla kabul edilmeyecektir. Onlar için elem dolu bir azap vardır. Onların hiçbir yardımcıları da İmrân Sûresi 137. Ayet; Sizden önceki milletlerin başından nice olaylar gelip geçmiştir. Yeryüzünde gezin dolaşın da yalanlayanların sonunun nasıl olduğunu bir İmrân Sûresi 156. Ayet; Ey iman edenler! Kardeşleri sefere veya savaşa çıktığında onlar hakkında, “Onlar bizim yanımızda olsalardı ölmezlerdi ve öldürülmezlerdi” diyen inkarcılar gibi olmayın. Allah bunu bu düşünceyi onların kalplerine bir hasret yarası olarak koydu. Allah yaşatır ve öldürür. Allah, yaptıklarınızı Sûresi 97. Ayet; Kendilerine zulmetmekteler iken meleklerin canlarını aldığı kimseler var ya; melekler onlara şöyle derler “Ne durumdaydınız? Niçin hicret etmediniz?” Onlar da, “Biz yeryüzünde zayıf ve güçsüz kimselerdik” derler. Melekler, “Allah’ın arzı geniş değil miydi, orada hicret etseydiniz ya!” derler. İşte bunların gidecekleri yer cehennemdir. O ne kötü varış yeridir. Sponsorlu Bağlantılar Nisâ Sûresi 100. Ayet; Kim Allah yolunda hicret ederse, yeryüzünde gidecek çok yer de bulur, genişlik de. Kim Allah’a ve Peygamberine hicret etmek amacıyla evinden çıkar da sonra kendisine ölüm yetişirse, şüphesiz onun mükafatı Allah’a düşer. Allah çok bağışlayıcıdır, çok merhamet Sûresi 101. Ayet; Yeryüzünde sefere çıktığınız vakit kâfirlerin size saldırmasından korkarsanız, namazı kısaltmanızdan ötürü size bir günah yoktur. Şüphesiz kâfirler sizin apaçık Sûresi 17. Ayet; Andolsun, “Allah, Meryemoğlu Mesih’dir”, diyenler kesinlikle kâfir oldular. De ki “Şâyet Allah, Meryemoğlu Mesih’i, onun anasını ve yeryüzünde olanların hepsini yok etmek istese, Allah’a karşı kim ne yapabilir? Göklerin, yerin ve bunların arasında bulunan her şeyin hükümranlığı Allah’ındır. Dilediğini yaratır. Allah her şeye hakkıyla gücü yetendir.”Mâide Sûresi 26. Ayet; Allah şöyle dedi “O halde orası onlara kırk yıl haram kılınmıştır. Bu süre içinde yeryüzünde şaşkın şaşkın dönüp dolaşacaklar. Artık böyle yoldan çıkmış kavme üzülme.” Sponsorlu Bağlantılar Mâide Sûresi 32. Ayet; Bundan dolayı İsrailoğullarına Kitapta şunu yazdık “Kim, bir insanı, bir can karşılığı veya yeryüzünde bir bozgunculuk çıkarmak karşılığı olmaksızın öldürürse, o sanki bütün insanları öldürmüştür. Her kim de birini hayatını kurtararak yaşatırsa sanki bütün insanları yaşatmıştır. Andolsun ki, onlara resûllerimiz apaçık deliller mucize ve âyetler getirdiler. Ama onlardan birçoğu bundan sonra da hâlâ yeryüzünde aşırı Sûresi 33. Ayet; Allah’a ve Resûlüne savaş açanların ve yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışanların cezası; ancak öldürülmeleri, yahut asılmaları veya ellerinin ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut o yerden sürülmeleridir. Bu cezalar onlar için dünyadaki bir rezilliktir. Ahirette de onlara büyük bir azap Sûresi 36. Ayet; Şüphesiz yeryüzünde olanların hepsi ve yanında bir o kadarı daha kendilerinin kafirlerin olsa da onu kıyamet gününün azabından kurtulmak için fidye verecek olsalar onlardan yine kabul edilmez. Onlara elem dolu bir azap Sûresi 64. Ayet; Bir de Yahudiler, “Allah’ın eli bağlıdır” dediler. Söylediklerinden ötürü kendi elleri bağlansın ve lanete uğrasınlar! Hayır, onun iki eli de açıktır, dilediği gibi verir. Andolsun, sana Rabbinden indirilen Kur’an onlardan birçoğunun azgınlık ve küfrünü artıracaktır. Biz onların arasına kıyamete kadar düşmanlık ve kin saldık. Her ne zaman savaş için bir ateş yakmışlarsa Allah onu söndürmüştür. Onlar yeryüzünde bozgunculuk çıkarmaya çalışırlar. Allah bozguncuları sevmez. Sponsorlu Bağlantılar En’âm Sûresi 6. Ayet; Onlardan önce nice nesilleri helak ettiğimizi görmediler mi? Yeryüzünde size vermediğimiz imkan ve iktidarı onlara vermiştik. Onlara bol bol yağmur yağdırmıştık. Topraklarından nehirler akıttık. Sonra da günahları sebebiyle onları helak ettik ve arkalarından başka bir nesil var Sûresi 11. Ayet; De ki “Yeryüzünde gezin dolaşın da Peygamberleri yalanlayanların sonu nasıl olmuş bir görün.”En’âm Sûresi 38. Ayet; Yeryüzünde gezen her türlü canlı ve gökte iki kanadıyla uçan her tür kuş, sizin gibi birer topluluktan başka bir şey değildir. Biz Kitapta hiçbir şeyi eksik bırakmadık. Sonunda hepsi Rablerinin huzuruna toplanıp Sûresi 116. Ayet; Eğer yeryüzündekilerin çoğuna uyarsan seni Allah yolundan saptırırlar. Onlar ancak zanna uyuyorlar ve onlar sadece yalan uyduruyorlar. Sponsorlu Bağlantılar En’âm Sûresi 165. Ayet; O, sizi yeryüzünde halifeler oraya hakim kimseler yapan, size verdiği nimetler konusunda sizi sınamak için bazınızı bazınıza derece derece üstün kılandır. Şüphesiz Rabbin, cezası çabuk olandır. Şüphe yok ki O, çok bağışlayandır, çok merhamet Sûresi 10. Ayet; Andolsun, size yeryüzünde imkan ve iktidar verdik. Sizin için orada birçok geçim imkanları da yarattık. Ama siz ne kadar az şükrediyorsunuz!A’râf Sûresi 24. Ayet; Allah dedi ki “Birbirinizin düşmanı olarak inin oradan. Size yeryüzünde bir zamana kadar yerleşme ve yararlanma vardır.”A’râf Sûresi 56. Ayet; Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk yapmayın. Allah’a azabından korkarak ve rahmetini umarak dua edin. Şüphesiz, Allah’ın rahmeti iyilik edenlere çok yakındır. Sponsorlu Bağlantılar A’râf Sûresi 74. Ayet; “Hatırlayın ki Allah Âd kavminden sonra, sizi onların yerine getirdi ve sizi yeryüzünde yerleştirdi. Yerin ovalarında köşkler kuruyor, dağları oyup evler yapıyorsunuz. Artık Allah’ın nimetlerini anın da yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”A’râf Sûresi 85. Ayet; Medyen halkına da kardeşleri Şuayb’ı peygamber olarak gönderdik. Dedi ki “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin için ondan başka hiçbir ilah yoktur. Rabbinizden size açık bir delil gelmiştir. Artık ölçüyü ve tartıyı tam yapın. İnsanların mallarını eksiltmeyin. Düzene sokulduktan sonra yeryüzünde bozgunculuk etmeyin. İnananlar iseniz bunlar sizin için hayırlıdır.” Sponsorlu Bağlantılar A’râf Sûresi 100. Ayet; Önceki sahiplerinden sonra yeryüzüne varis olanlara şu gerçek apaçık belli olmadı mı ki, biz dileseydik onları da öncekiler gibi günahları yüzünden cezalandırırdık. Biz onların kalplerini mühürleriz de onlar hakkı Sûresi 129. Ayet; Dediler ki “Sen bize gelmeden önce de bize işkence edildi, geldikten sonra da.” Mûsâ, “Umulur ki, Rabbiniz düşmanınızı helak edecek ve sizi bu yerde Mısır’da egemen kılıp, nasıl davranacağınıza bakacaktır” Sûresi 146. Ayet; Yeryüzünde haksız yere büyüklük taslayanları âyetlerimden uzaklaştıracağım. Onlar her âyeti görseler de ona iman etmezler. Doğru yolu görseler onu yol edinmezler. Ama sapıklık yolunu görseler onu hemenyol edinirler. Bu, onların, âyetlerimizi yalanlamaları ve onlardan hep gafil olmaları Sûresi 168. Ayet; Biz onları yeryüzünde parça parça topluluklara ayırdık. Onlardan iyi kimseler vardır. İçlerinden öyle olmayanları da vardı. Belki dönüş yaparlar diye de onları güzellikler ve kötülükler ile Sûresi 26. Ayet; O vakti hatırlayın ki siz yeryüzünde güçsüz ve zayıf idiniz. İnsanların sizi kapıp götürmesinden korkuyordunuz. Derken Allah sizi barındırdı, yardımıyla destekledi ve sizi temiz şeylerden rızıklandırdı ki Sûresi 62/63. Ayetler; Eğer seni aldatmak isterlerse bilmiş ol ki sana yetecek Allah’tır. O, seni bizzat kendi yardımıyla ve mü’minlerle destekleyen ve onların kalplerini yeryüzündeki şeyleri tümüyle harcasaydın sen onların kalplerini uzlaştıramazdın. Fakat Allah onların arasını uzlaştırdı. Şüphesiz o mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Sûresi 67. Ayet; Yeryüzünde düşmanı tamamıyla sindirip hakim duruma gelmedikçe hiçbir peygambere esir almak yakışmaz. Siz geçici dünya menfeatini istiyorsunuz, halbuki Allah ahireti kazanmanızı istiyor. Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Sûresi 73. Ayet; İnkar edenler de birbirlerinin velileridir. Eğer siz bunların gereğini yapmazsanız yeryüzünde bir karışıklık ve büyük bir bozulma Sûresi 2. Ayet; Yeryüzünde dört ay daha dolaşın. Şunu bilin ki, siz Allah’ı âciz bırakacak değilsiniz; Allah ise, inkârcıları perişan Sûresi 74. Ayet; Bir şey söylemediklerine dair Allah’a yemin ediyorlar. Halbuki o küfür sözünü söylediler ve sözde müslüman olduktan sonra inkar ettiler. Ayrıca başaramadıkları şeye peygamberi öldürmeye de yeltendiler. Sırf, Allah ve Resûlü kendi lütfu ile onları zengin kıldığı için intikam almaya kalktılar. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Şayet yüz çevirirlerse Allah onları dünyada ve ahirette elem dolu bir azaba çarptıracaktır. Artık onlar için yeryüzünde ne bir dost ne de bir yardımcı Sûresi 118. Ayet; Savaştan geri kalan üç kişinin de tövbelerini kabul etti. Yeryüzü bütün genişliğine rağmen onlara dar gelmiş, vicdanları da kendilerini sıktıkça sıkmış, böylece Allahın azabından yine ona sığınmaktan başka çare olmadığını anlamışlardı. Sonra eski hallerine dönsünler diye, onların tövbelerini de kabul etti. Şüphesiz Allah, tövbeyi çok kabul eden ve çok merhamet Sûresi 14. Ayet; Sonra, nasıl davranacağınızı görelim diye, onların ardından yeryüzünde sizi onların yerine Sûresi 23. Ayet; Fakat onları kurtarınca, bir de bakarsın ki yeryüzünde haksız yere taşkınlık yapıyorlar. Ey İnsanlar! Sizin taşkınlığınız, sırf kendi aleyhinizedir. Bununla sadece dünya hayatının yararını elde edersiniz. Sonunda dönüşünüz bizedir. Biz de bütün yaptıklarınızı size haber Sûresi 24. Ayet; Dünya hayatının hâli, ancak gökten indirdiğimiz bir yağmurun hali gibidir ki, insanların ve hayvanların yedikleri yeryüzü bitkileri onunla yetişip birbirine karışmıştır. Nihayet yeryüzü o bitkilerle bütün zinet ve güzelliklerini alıp süslendiği ve sahipleri de onun üzerine her türlü tasarrufa kadir olduklarını sandıkları bir sırada, geceleyin veya güpegündüz ansızın ona emrimiz afetimiz geliverir de, bunları, sanki dün yerinde hiç yokmuş gibi, kökünden yolunmuş bir hâle getiririz. İşte düşünen bir toplum için, âyetleri böyle ayrı ayrı Sûresi 54. Ayet; O gün zulmetmiş olan herkes, eğer yeryüzündeki her şeye sahip olsa, kendini kurtarmak için onu fidye verir. Azabı gördüklerinde, için için derin bir pişmanlık duyarlar. Onlara zulmedilmeksizin aralarında adaletle Sûresi 78. Ayet; Dediler ki “Bizi atalarımızı üzerinde bulduğumuz yoldan döndüresin de yeryüzünde hakimiyet devlet ikinizin eline geçsin diye mi bize geldin? Biz ikinize de inanmıyoruz.”Yûnus Sûresi 83. Ayet; Firavun ve ileri gelenlerinin kötülük yapmaları korkusu ile kavminin küçük bir bölümünden başkası Mûsâ’ya iman etmedi. Çünkü Firavun o yerde zorba bir kişi idi. O gerçekten aşırı Sûresi 99. Ayet; Eğer Rabbin dileseydi, yeryüzünde bulunanların hepsi elbette topyekün iman ederlerdi. Böyle iken sen mi mü’min olsunlar diye, insanları zorlayacaksın?Hûd Sûresi 6. Ayet; Yeryüzünde hiçbir canlı yoktur ki, rızkı Allah’a âit olmasın. Her birinin dünyada duracakları yeri de, öldükten sonra emaneten konulacakları yeri de o bilir. Bunların hepsi açık bir kitapta Levh-i Mahfuz’da yazılı Sûresi 20. Ayet; Onlar yeryüzünde Allah’ı âciz bırakabilecek değillerdir. Onların Allah’tan başka sığınabilecekleri bir yardımcıları da yoktur. Azap onlar için kat kat artırılacaktır. Çünkü onlar gerçekleri işitmeğe tahammül edemiyorlar, hem de Sûresi 85. Ayet; “Ey kavmim! Ölçüyü ve tartıyı adaletle tam yapın. İnsanların eşyalarını mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”Hûd Sûresi 116. Ayet; Sizden önceki nesillerden aklı başında kimseler insanları yeryüzünde bozgunculuk yapmaktan alıkoysalardı ya! Ancak içlerinden kendilerini kurtardığımız pek az kimse bunu yapmıştı. Zulmedenler ise içinde şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve günahkâr kimseler Sûresi 21. Ayet; O’nu satın alan Mısırlı kişi hanımına dedi ki “Ona iyi bak. Belki bize yararı dokunur veya onu evlat ediniriz.” İşte böylece biz Yûsuf’u o yere Mısır’a yerleştirdik ve ona rüyadaki olayların yorumunu öğretelim diye böyle yaptık. Allah işinde galiptir, fakat insanların çoğu bunu Sûresi 56. Ayet; Böylece Yûsuf’a, dilediği yerde oturmak üzere ülkede imkan ve iktidar verdik. Biz rahmetimizi istediğimize veririz ve iyi davrananların mükâfatını zayi Sûresi 109. Ayet; Biz senden önce de, memleketler halkından ancak kendilerine vahyettiğimiz birtakım erkekleri peygamber olarak gönderdik. Yeryüzünde dolaşıp da, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Elbette ahiret yurdu Allah’a karşı gelmekten sakınanlar için daha iyidir. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?Ra’d Sûresi 4. Ayet; Yeryüzünde birbirine komşu kara parçaları, üzüm bağları, ekinler; bir kökten çıkan çok gövdeli ve tek gövdeli hurma ağaçları vardır ki hepsi aynı su ile sulanır. Ama biz ürünleri konusunda bir kısmını bir kısmına üstün kılıyoruz. Şüphesiz bunda aklını kullanan bir kavim için Allah’ın varlığını gösteren deliller Sûresi 17. Ayet; O, gökten su indirdi de dereler kendi ölçülerince dolup aktı ve sel üste çıkan köpüğü aldı götürdü. Süs eşyası veya yararlanılacak bir şey elde etmek için ateşte erittikleri şeylerden de böyle köpük olur. İşte Allah, hak ile batıla böyle misal getirir. Köpüğe gelince sönüp gider. İnsanlara yararlı olan ise yerde kalır. İşte Allah böyle misaller Sûresi 18. Ayet; Rablerinin emrine uyanlar için mükâfâtın en güzeli vardır. Ona uymayanlar ise, yeryüzünde olan her şey ve onun yanında bir katı daha kendilerinin olsa, kurtulmak için hepsini kurtuluş fidyesi olarak verirlerdi. İşte hesabın kötüsü bunlar içindir. Varacakları yer de cehennemdir. O ne kötü yataktır!Ra’d Sûresi 25. Ayet; Allah’a verdikleri sözü, pekiştirilmesinden sonra bozanlar, Allah’ın korunmasını emrettiği şeyleri akrabalık bağlarını koparanlar ve yeryüzünde fesat çıkaranlar var ya; işte lânet onlara, yurdun kötüsü cehennem de Sûresi 33. Ayet; Herkesin kazandığını görüp gözeten Allah inkâr edilir mi? Halbuki onlar, Allah’a ortaklar koştular. De ki “Onların isimlerini açıklayın. Yoksa siz bununla O’na yeryüzünde bilmediği bir şeyi mi haber vermiş olacaksınız, yoksa boş söz mü etmiş olacaksınız?” Hayır inkâr edenlere hileleri güzel gösterildi ve onlar doğru yoldan saptırıldılar. Allah kimi saptırırsa artık onu doğru yola iletecek Sûresi 8. Ayet; Mûsâ şöyle dedi “Siz ve yeryüzünde bulunanların hepsi nankörlük etseniz de gerçek şu ki, Allah her bakımdan sınırsız zengindir, övgüye layık olandır.”Hicr Sûresi 39/40. Ayetler; İblis, “Rabbim! Beni azdırmana karşılık, andolsun ki yeryüzünde kötülükleri onlara güzel göstereceğim, içlerinde ihlâsa erdirilmiş kulların hariç, onların hepsini azdıracağım” Sûresi 36. Ayet; Andolsun biz, her ümmete, “Allah’a kulluk edin, tâğûttan kaçının” diye peygamber gönderdik. Allah onlardan kimini doğru yola iletti, onlardan kimine de kendi iradeleri sebebiyle sapıklık hak oldu. Şimdi yeryüzünde dolaşın da peygamberleri yalanlayanların sonunun ne olduğunu Sûresi 37. Ayet; Yeryüzünde böbürlenerek yürüme. Çünkü sen yeri asla yaramazsın, boyca da dağlara asla Sûresi 95. Ayet; De ki “Eğer yeryüzünde, insanlar yerine, yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber indirirdik.”Kehf Sûresi 7. Ayet; İnsanların hangisinin daha güzel amel yaptığını deneyelim diye şüphesiz biz yeryüzündeki şeyleri ona bir zinet Sûresi 45. Ayet; Onlara dünya hayatının örneğini ver Dünya hayatı, gökten indirdiğimiz yağmur gibidir ki, onun sebebiyle yeryüzünün bitkileri boy verip birbirine karışırlar. Fakat bütün bu canlılık sonunda rüzgarın savurduğu kuru bir çer çöpe döner. Allah, her şey üzerinde kudret Sûresi 84. Ayet; Biz onu yeryüzünde kudret sahibi kıldık ve kendisine her konuda amacına ulaşabileceği bir yol Sûresi 94. Ayet; Dediler ki “Ey Zülkarneyn! Ye’cüc ve Me’cüc adlı kavimler yeryüzünde bozgunculuk yapmaktadırlar. Onlarla bizim aramıza bir engel yapman karşılığında sana bir vergi verelim mi?”Meryem Sûresi 40. Ayet; Şüphesiz yeryüzüne ve onun üzerindekilere biz varis olacağız, biz! Ancak bize Sûresi 53. Ayet; “Rabbim, yeryüzünü size beşik yapan, orada size yollar açan ve size gökten yağmur indirendir.” Böylece onunla sizin için yerden türlü türlü bitkileri çift çift Sûresi 31. Ayet; Onları sarsmasın diye yere de sabit dağlar yerleştirdik ve varacakları yere yol bulabilsinler diye ondan geçitler yollar meydana Sûresi 5. Ayet; Ey insanlar! Ölümden sonra diriliş konusunda herhangi bir şüphe içindeyseniz düşünün ki hiç şüphesiz biz sizi topraktan, sonra az bir sudan meniden, sonra bir “alaka”dan, sonra da yaratılışı belli belirsiz bir “mudga”dan yarattık ki size kudretimizi apaçık anlatalım. Dilediğimizi belli bir süreye kadar rahimlerde durduruyoruz. Sonra sizi bir çocuk olarak çıkarıyor, sonra da akıl, temyiz ve kuvvette tam gücünüze ulaşmanız için sizi kemale erdiriyoruz. İçinizden ölenler olur. Yine içinizden bir kısmı da ömrün en düşkün çağına ulaştırılır ki, bilirken hiçbir şey bilmez hale gelsin. Yeryüzünü de ölü, kupkuru görürsün. Biz onun üzerine yağmur indirdiğimiz zaman kıpırdar, kabarır ve her türden iç açıcı çift çift bitkiler Sûresi 41. Ayet; Onlar öyle kimselerdir ki, şâyet kendilerine yeryüzünde imkan ve iktidar versek, namazı dosdoğru kılar, zekatı verir, iyiliği emreder ve kötülüğü yasaklarlar. Bütün işlerin âkıbeti Allah’a Sûresi 63. Ayet; Allah’ın gökten yağmur indirdiği, böylece yeryüzünün yemyeşil olduğunu görmedin mi? Şüphesiz, Allah çok lütufkârdır, hakkıyla Sûresi 18. Ayet; Biz gökten belli bir ölçüde su indirdik de faydalanmanız için onu yeryüzünde tuttuk. Bizim onu tamamen gidermeye de muhakkak gücümüz Sûresi 79. Ayet; O, sizi yeryüzünde yaratıp türetendir. Sadece O’nun huzurunda Sûresi 84. Ayet; De ki “Eğer biliyorsanız söyleyin Yer ve yerde bulunanlar kime aittir?”Mü’minûn Sûresi 112. Ayet; Allah inkarcılara “Yeryüzünde kaç sene kaldınız?” diye Sûresi 55. Ayet; Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına, onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. Onlar bana kulluk eder ve bana hiçbir şeyi ortak koşmazlar. Artık bundan sonra kimler inkâr ederse, işte onlar fasıkların ta Sûresi 57. Ayet; İnkâr edenlerin Allah’ı yeryüzünde aciz bırakacaklarını sanma! Onların varacağı yer cehennemdir. Ne kötü varış yeridir o!Furkân Sûresi 63. Ayet; Rahmân’ın kulları, yeryüzünde vakar ve tevazu ile yürüyen kimselerdir. Cahiller onlara laf attıkları zaman, “selâm!” der geçer Sûresi 7. Ayet; Yeryüzüne bakmazlar mı, orada her türden nice güzel ve yararlı bitkiler Sûresi 151/152. Ayetler; “Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin.”Şuarâ Sûresi 183. Ayet; “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”Neml Sûresi 48. Ayet; Şehirde dokuz kişilik bir çete vardı. Bunlar yeryüzünde bozgunculuk yapıyorlar ve ıslaha Sûresi 61. Ayet; Yahut yeryüzünü karar kılma yeri yapan, içinde nehirler akıtan, onun için oturaklı dağlar yapan ve iki denizin arasına bir engel koyan mı? Allah ile birlikte başka bir ilah mı var!? Hayır onların çoğu bilmiyor!Neml Sûresi 62. Ayet; Yahut kendisine dua ettiği zaman zorda kalmışa cevap veren ve başa gelen kötülüğü kaldıran, sizi yeryüzünün halifeleri kılan mı? Allah ile birlikte başka ilah mı var!? Ne kadar az düşünüyorsunuz!Neml Sûresi 69. Ayet; De ki “Yeryüzünde dolaşın da suçluların sonunun nasıl olduğuna bir bakın.”Kasas Sûresi 4. Ayet; Şüphe yok ki, Firavun yeryüzünde ülkesinde büyüklük taslamış ve ora halkını sınıflara ayırmıştı. Onlardan bir kesimi eziyor, oğullarını boğazlıyor, kadınlarını ise sağ bırakıyordu. Şüphesiz o Sûresi 5. Ayet; Biz ise, istiyorduk ki yeryüzünde ezilmekte olanlara lütufta bulunalım, onları önderler yapalım ve onları varisler Sûresi 6. Ayet; Yeryüzünde onları kudret sahibi kılalım ve onların eliyle Firavun’a, Hâmân’a ve ordularına, çekinegeldikleri şeyleri Sûresi 19. Ayet; Mûsâ, ikisinin de düşmanı olan adamı yakalamak isteyince adam, “Ey Mûsâ! Dün birini öldürdüğün gibi, beni de öldürmek mi istiyorsun. Sen ancak yeryüzünde bir zorba olmak istiyorsun, arabuluculardan olmak istemiyorsun” Sûresi 39. Ayet; O ve askerleri yeryüzünde haksız yere büyüklük tasladılar ve gerçekten bize döndürülmeyeceklerini Sûresi 77. Ayet; “Allah’ın sana verdiği şeylerde ahiret yurdunu ara. Dünyadan da nasibini unutma. Allah’ın sana iyilik yaptığı gibi sen de iyilik yap ve yeryüzünde bozgunculuk isteme. Çünkü Allah bozguncuları sevmez.”Kasas Sûresi 83. Ayet; İşte ahiret yurdu. Biz onu yeryüzünde büyüklük taslamayan ve bozgunculuk çıkarmayanlara has kılarız. Sonuç, Allah’a karşı gelmekten Sûresi 20. Ayet; De ki “Yeryüzünde dolaşın da Allah’ın başlangıçta yaratmayı nasıl yaptığına bakın. Sonra Allah aynı şekilde sonraki yaratmayı da yapacaktır. Kıyametten sonra her şeyi tekrar yaratacaktır Şüphesiz Allah’ın gücü her şeye hakkıyla yeter.”Ankebût Sûresi 36. Ayet; Medyen’e de kardeşleri Şuayb’ı peygamber olarak gönderdik. Şuayb, “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Ahiret gününe ümit besleyin ve yeryüzünde bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın” Sûresi 39. Ayet; Kârûn’u, Firavun’u ve Hâmân’ı da helak ettik. Andolsun, Mûsâ kendilerine apaçık mucizeler getirmişti de yeryüzünde büyüklük taslamışlardı. Oysa bizi geçip azabımızdan Sûresi 63. Ayet; Andolsun, eğer onlara, “Gökten yağmuru kim indirip de onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltti?” diye soracak olsan, mutlaka, “Allah” diyeceklerdir. De ki “Hamd Allah’a mahsustur.” Fakat onların çoğu akıllarını Sûresi 9. Ayet; Yine onlar, yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha kuvvetli idiler. Yeryüzünü sürüp işlemişler ve orayı kendilerinin imar ettiğinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi. Allah onlara asla zulmediyor değildi. Fakat onlar kendilerine Sûresi 42. Ayet; De ki “Yeryüzünde dolaşın da önceki milletlerin sonlarının nasıl olduğuna bakın.” Onların çoğu Allah’a ortak koşan Sûresi 50. Ayet; Allah’ın rahmetinin eserlerine bak! Yeryüzünü ölümünden sonra nasıl diriltiyor. Şüphe yok ki, o ölüleri de elbette diriltecektir. O her şeye hakkıyla gücü Sûresi 18. Ayet; “Küçümseyerek surat asıp insanlardan yüz çevirme ve yeryüzünde böbürlenerek yürüme! Çünkü Allah hiçbir kibirleneni, övüngeni sevmez.”Lokmân Sûresi 27. Ayet; Eğer yeryüzündeki ağaçlar kalem, deniz de mürekkep olsa, arkasından yedi deniz daha ona katılsa, Allah’ın sözleri yazmakla yine de tükenmez. Şüphesiz Allah mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet Sûresi 39. Ayet; O, sizi yeryüzünde halifeler kılandır. Artık kim inkar ederse inkarı kendi aleyhinedir. İnkarcıların inkarı, Rableri katında ancak uğrayacakları gazabı artırır. İnkarcıların inkarı, ancak ziyanlarını Sûresi 43. Ayet; Yeryüzünde büyüklük taslamak ve kötü tuzak kurmak için böyle davranıyorlardı. Oysa kötü tuzak, ancak sahibini kuşatır. Onlar ancak öncekilere uygulanan kanunu bekliyorlar. Sen Allah’ın kanununda hiçbir değişiklik bulamazsın. Sen Allah’ın kanununda hiçbir sapma Sûresi 44. Ayet; Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonunun nasıl olduğuna bakmadılar mı? Oysa onlar kendilerinden daha da kuvvetli idiler. Ne göklerde ne yerde hiçbir şey Allah’ı aciz bırakacak değildir. Şüphesiz O, hakkıyla bilendir, hakkıyla kudret Sûresi 26. Ayet; Ona dedik ki “Ey Dâvûd! Gerçekten biz seni yeryüzünde halife yaptık. İnsanlar arasında hak ile hüküm ver. Nefis arzusuna uyma, yoksa seni Allah’ın yolundan saptırır. Allah’ın yolundan sapanlar için hesap gününü unutmaları sebebiyle şiddetli bir azap vardır.”Sâd Sûresi 27. Ayet; Biz göğü, yeri ve ikisi arasındakileri boş yere yaratmadık. Bu yaratılanların boş yere yaratıldığı iddiası inkar edenlerin zannıdır. Cehennem ateşinden dolayı vay inkar edenlerin haline!Sâd Sûresi 28. Ayet; Yoksa biz iman edip salih ameller işleyenleri, yeryüzünde fesat çıkaranlar gibi mi tutacağız? Yoksa Allah’a karşı gelmekten sakınanları yoldan çıkan arsızlar gibi mi tutacağız?Zümer Sûresi 47. Ayet; Eğer yeryüzünde bulunan her şey tümüyle ve onlarla beraber bir o kadarı da zulmedenlerin olsa, kıyamet günü kötü azaptan kurtulmak için elbette onları verirlerdi. Artık, hiç hesap etmedikleri şeyler Allah tarafından karşılarına Sûresi 21. Ayet; Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar, kendilerinden daha güçlü ve yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Böyle iken Allah, günahları sebebiyle onları yakaladı. Onları Allah’ın azabından koruyacak hiç kimse Sûresi 26. Ayet; Firavun dedi ki “Bırakın beni Mûsâ’yı öldüreyim. Faydası olacaksa Rabbini yardıma çağırsın! Çünkü ben onun, dininizi değiştireceğinden, yahut yeryüzünde bozgunculuk çıkaracağından korkuyorum.”Mü’min Sûresi 29. Ayet; “Ey kavmim! Bugün yeryüzüne hâkim kimseler olarak iktidar ve saltanat sizindir. Ama başımıza geldiğinde bizi, Allah’ın azabından kim kurtarır?” Firavun, “Ben size ancak kendi görüşümü bildiriyorum ve sizi ancak doğru yola götürüyorum” Sûresi 64. Ayet; Allah, yeryüzünü sizin için karar kılma yeri, göğü de binâ yapan; size şekil verip de şekillerinizi güzel kılan ve sizi temiz şeylerle rızıklandırandır. İşte Rabbiniz Allah! Âlemlerin Rabbi Allah ne yücedir!Mü’min Sûresi 75. Ayet; Bu, sizin yeryüzünde haksız yere şımarmanızdan ve böbürlenmenizden Sûresi 82. Ayet; Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden önce gelenlerin akıbetlerinin nasıl olduğuna bakmadılar mı? Onlar kendilerinden daha çok, daha güçlü ve onların yeryüzündeki eserleri daha üstündü. Fakat kazanmakta oldukları şeyler onlara bir fayda Sûresi 15. Ayet; Âd kavmi ise yeryüzünde haksız olarak büyüklük taslamış, “Bizden daha güçlü kim var?” demişlerdi. Onlar, kendilerini yaratan Allah’ın onlardan daha güçlü olduğunu görmediler mi? Onlar bizim âyetlerimizi inkâr Sûresi 39. Ayet; Allah’ın varlığının delillerinden biri de şudur Sen yeryüzünü boynu bükük kupkuru görürsün. Onun üzerine yağmuru indirdiğimiz zaman kıpırdar kabarır. Şüphesiz ki, onu dirilten, elbette ölüleri de diriltir. Şüphesiz o, her şeye gücü hakkıyla Sûresi 27. Ayet; Allah kullarına tümüne birden rızkı bol bol verseydi, yeryüzünde mutlaka azgınlık ederlerdi. Fakat O, rızkı dilediği ölçüde indirir. Şüphesiz O, kullarından hakkıyla haberdardır ve onları hakkıyla Sûresi 31. Ayet; Yeryüzünde O’nu âciz bırakamazsınız. Sizin için Allah’tan başka hiçbir dost ve yardımcı yokturŞûrâ Sûresi 42. Ayet; Ceza yolu ancak insanlara zulmedenler ve yeryüzünde haksız yere taşkınlık edenler içindir. İşte onlar için elem dolu bir azap Sûresi 60. Ayet; Eğer dileseydik, içinizden yeryüzünde sizin yerinize geçecek melekler Sûresi 5. Ayet; Geceyle gündüzün birbiri ardınca gelişinde, Allah’ın gökten rızık sebebi olarak yağmur indirip, onunla yeryüzünü ölümünden sonra diriltmesinde, rüzgarları evirip çevirmesinde aklını kullanan bir toplum için deliller Sûresi 20. Ayet; İnkâr edenler ateşe sunuldukları gün, onlara şöyle denir “Dünyadaki hayatınızda güzelliklerinizi bitirdiniz, onların zevkini sürdünüz. Bugün ise yeryüzünde haksız yere büyüklük taslamanızdan ve yoldan çıkmanızdan dolayı, alçaltıcı bir azapla cezalandırılacaksınız.”Ahkâf Sûresi 32. Ayet; Kim Allah’ın davetçisine uymazsa, yeryüzünde Allah’ı âciz bırakacak değildir. Kendisi için Allah’tan başka dostlar da bulunmaz. İşte onlar apaçık bir sapıklık Sûresi 10. Ayet; Onlar yeryüzünde dolaşıp, kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmadılar mı? Allah, onları yerle bir etmiştir. İnkâr edenlere de bu akıbetin benzerleri Sûresi 22. Ayet; Demek, yüz çevirdiğinizde yeryüzünde bozgunculuk çıkaracak ve akrabalık bağlarını koparacaksınız, öyle mi?Zâriyât Sûresi 20/21. Ayetler; Kesin olarak inananlar için yeryüzünde ve kendi nefislerinizde birçok alametler vardır. Hâlâ görmüyor musunuz?Hadîd Sûresi 17. Ayet; Bilin ki Allah, yeryüzünü ölümünden sonra diriltmektedir. Düşünesiniz diye gerçekten, size âyetleri Sûresi 22. Ayet; Yeryüzünde ve kendi nefislerinizde uğradığınız hiçbir musibet yoktur ki, biz onu yaratmadan önce, bir kitapta Levh-i Mahfuz’da yazılmış olmasın. Şüphesiz bu, Allah’a göre Sûresi 10. Ayet; Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa Sûresi 15. Ayet; O, yeryüzünü sizin ayaklarınızın altına serendir. Haydi onun üzerinde yürüyün ve Allah’ın rızkından yiyin. Dönüş ancak Sûresi 24. Ayet; De ki “O, Sizi yeryüzünde yaratıp çoğaltandır. Ancak onun huzurunda toplanacaksınız.”Hâkka Sûresi 13/15. Ayetler; Sûr’a bir defa üfürülünce, yeryüzü ve dağlar kaldırılıp birbirine bir çarptırılınca, işte o gün olacak olmuşkıyamet kopmuş Sûresi 11/14. Ayetler; Birbirlerine gösterilirler. Günahkâr kimse ister ki, o günün azabından kurtulmak için oğullarını, karısını, kardeşini, kendisini koruyup barındıran tüm ailesini ve yeryüzünde bulunanların hepsini fidye olarak versin de, kendisini Sûresi 26. Ayet; Nûh şöyle dedi “Ey Rabbim! Kâfirlerden hiç kimseyi yeryüzünde bırakma!”Cin Sûresi 10. Ayet; “Hakikaten biz bilmiyoruz, yeryüzündekilere kötülük mü istendi, yoksa Rableri onlara bir hayır mı diledi?”Cin Sûresi 12. Ayet; “Muhakkak ki biz Allah’ı yeryüzünde aciz bırakamayacağımızı, kaçarak da onu aciz bırakamayacağımızı anladık.”Müzzemmil Sûresi 14. Ayet; Yerin ve dağların sarsılacağı ve dağların akıp giden kum yığını olacağı günü kıyameti Sûresi 20. Ayet; Ey Muhammed! Şüphesiz Rabbin, senin, gecenin üçte ikisine yakın kısmını, yarısını ve üçte birini ibadetle geçirdiğini biliyor. Beraberinde bulunanlardan bir topluluk da böyle yapıyor. Allah gece ve gündüzü düzenleyip takdir eder. Sizin buna gecenin tümünde yahut çoğunda ibadete gücünüzün yetmeyeceğini bildi de sizi bağışladı yükünüzü hafifletti. Artık Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Allah, içinizde hastaların bulunacağını, bir kısmınızın Allah’ın lütfundan rızık aramak üzere yeryüzünde dolaşacağını, diğer bir kısmınızın ise Allah yolunda çarpışacağını bilmektedir. O halde, Kur’an’dan kolayınıza geleni okuyun. Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin, Allah’a güzel bir borç verin. Kendiniz için önceden ne iyilik gönderirseniz onu Allah katında daha üstün bir iyilik ve daha büyük mükafat olarak bulursunuz. Allah’tan bağışlama dileyin. Şüphesiz Allah çok bağışlayandır, çok merhamet Sûresi 25/26. Ayetler; Biz yeryüzünü dirileri de ölüleri de toplayan bir yurt yapmadık mı?Nebe Sûresi 6/7. Ayetler; Biz, yeryüzünü bir döşek, dağları da birer kazık yapmadık mı?Naziât Sûresi 30. Ayet; Ardından yeri düzenleyip döşedi. Güzel Kurani kerimimizde geçen zulm ile ilgili ayetler. Kuranda geçen zulm ile ilgili ayetler tarafmizca seçilip otomatik listelenmekte. Kuranda zulm ile alakali tahmini 125 ayet geçiyor 254 - Hani bir zamanlar Musa kavmine dedi ki; Ey kavmim cidden siz o buzağıyı put edinmekle kendi kendinize zulmettiniz, bari gelin Rabbinize tevbe ile dönün de nefislerinizi öldürün. Böyle yapmanız Bârî Teâlânız katında sizin için hayırlıdır, böylece tevbenizi kabul buyurdu. Gerçekten de o Tevvab ve Rahîm'dir. 257 - Ve üstünüze o bulutu gölge yaptık, ve size ihsan ettiğimiz hoş rızıklardan yiyin, diye üzerinize kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Onlar, bize zulmetmediler, lakin kendi nefislerine zulmediyorlardı. 259 - Bunun üzerine o zulme devam edenler sözü değiştirdiler, onu kendilerine söylenildiğinden başka bir şekle soktular. Biz de kötülük yaptıkları için o zalimlere murdar bir azap indirdik. 2150 - Her nereden yola çıkarsan yüzünü Mescid-i Haram'a doğru çevir, ve her nerede olsanız yüzünüzü ona doğru çevirin ki insanlar için aleyhinizde bir delil olmasın. Ancak içlerinden haksızlık edenler başka. Siz de onlardan korkmayın, benden korkun. Hem üzerinizdeki nimetimi tamamlayayım, hem gerek ki doğru yolu bulasınız. 2165 - İnsanlardan kimi de Allah'tan başka şeyleri O'na eş tutuyorlar da onları, Allah'ı sever gibi seviyorlar. Oysa iman edenlerin Allah sevgisi daha kuvvetlidir. O zulmedenler, azabı görecekleri zaman bütün kuvvetin Allah'a ait olduğunu ve Allah'ın azabının gerçekten çok şiddetli bulunduğunu keşke anlasalardı. 2231 - Kadınları boşadığınız zaman iddetlerini bitirdiklerinde, artık kendilerini ya iyilikle tutun veya güzellikle salın. Yoksa haklarına tecavüz için zararlarına olarak onları tutmayın. Her kim bunu yaparsa nefsine zulmetmiş olur. Sakın Allah'ın âyetlerini alay konusu edinmeyin, Allah'ın üzerinizdeki nimetini, size kendisiyle öğüt vermek üzere indirdiği kitap ve hikmeti hatırlayıp, düşünün. Hem Allah'tan korkun ve bilin ki Allah her şeyi bilir. 2254 - Ey iman edenler! Kendisinde hiçbir alış verişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin bulunmadığı bir gün gelmeden önce, size verdiğimiz rızıklardan Allah yolunda harcayın. Kâfirlere gelince, onlar zalimlerdir. 2270 - Her ne çeşit nafaka verdinizse veya ne türlü bir adak adadınızsa, Allah onu kesinlikle bilir. Ve zalimlere hiçbir şekilde yardım olunmayacaktır. 2279 - Eğer böyle yapmazsanız, o zaman Allah ve Resulü tarafından size savaş açılmış olduğunu bilin. Eğer tevbe ederseniz, sermayeleriniz sizindir. Haksızlık etmezsiniz, haksızlığa da uğramazsınız. 386 - İnandıktan, Peygamber'in hak olduğuna şehadet ettikten ve kendilerine açık deliller geldikten sonra, inkâra sapan bir milleti Allah nasıl doğru yola eriştirir? Allah zalimler güruhunu doğru yola iletmez. 3117 - Onların bu dünya hayatında harcadıklarının durumu, kendilerine zulmeden bir topluluğun ekinlerini vurup da mahveden kavurucu ve soğuk bir rüzgarın hali gibidir. Allah onlara zulmetmedi. Fakat kendileri, kendilerine zulmediyorlar. 3135 - Ve onlar çirkin bir günah işledikleri, yahut nefislerine zulmettikleri zaman Allah'ı hatırlayarak hemen günahlarının bağışlanmasını dilerler. Allah'tan başka günahları kim bağışlayabilir? Bir de onlar, bile bile, işledikleri günah üzerinde ısrar etmezler. 3140 - Eğer size Uhud savaşında bir yara değmişse, Bedir harbinde o topluma da benzeri bir yara dokunmuştu. O günler ki, biz onları insanlar arasında döndürür dururuz. Bu da Allah'ın sizden iman edenleri ayırt etmesi ve sizden şahitler edinmesi içindir. Allah zalimleri sevmez. 3182 - "Bu, kendi ellerinizin yapıp öne sürdüğünün karşılığıdır". Allah kullarına asla zulmetmez. 3192 - "Rabbimiz! Sen kimi cehennem ateşine sokarsan onu rezil etmişsindir. Zalimlerin hiç yardımcıları yoktur". 410 - Yetimlerin mallarını haksız yere yiyenler, muhakkak ki karınlarını ateşle doldurmuş olurlar ve cehennemi boylarlar. 430 - Kim, zulüm ve tecavüz yolu ile bu yasakları işlerse, yakında onu cehennem ateşine atacağız. Onu ateşe atmak da Allah'a pek kolaydır. 464 - Biz hangi peygamberi gönderdikse, sırf Allah'ın izni ile itaat edilmek üzere gönderdik. Eğer onlar kendilerine zulmettikleri zaman sana gelseler de Allah'tan günahlarının bağışlanmasını dileselerdi ve Resul de onların bağışlanmasını dileseydi, elbette Allah'ı affedici, merhametli bulurlardı. 497 - Melekler, kendilerine zulmeden kişilerin canlarını aldıklarında, onlara, "Ne işte idiniz?" derler. Onlar da "Biz yer yüzünde zayıf kimselerdik." derler. Melekler "Allah'ın yeryüzü geniş değil miydi, siz de orada hicret etseydiniz ya?" derler. İşte bunların varacakları yer cehennemdir. O ne kötü gidiş yeridir. 4110 - Kim bir kötülük işler, yahut nefsine zulmeder, sonra da Allah'tan bağışlanmasını dilerse, Allah'ı bağışlayıcı ve esirgeyici bulur. 4148 - Allah, zulme uğrayanların dışında, çirkin sözün açıkça söylenmesinden hoşlanmaz. Allah her şeyi hakkıyla işiten, hakkıyla bilendir. 4168 - Muhakkak Allah, inkâr edenleri ve zulmedenleri ne bağışlar, ne de doğru bir yola eriştirir. 529 - "Ben isterim ki sen, benim günahımı da, kendi günahını da yüklenip ateş halkından olasın! Zalimlerin cezası budur". 572 - Andolsun, "Allah, Meryem'in oğlu Mesih'tir" diyenler elbette kâfir olmuşlardır. Oysa Mesih onlara "Ey İsrailoğulları, hem benim, hem de sizin Rabbiniz olan Allah'a ibadet edin. Kim Allah'a ortak koşarsa, şüphesiz Allah ona cenneti haram kılmıştır ve onun varacağı yer cehenemdir. Zalimlerin yardımcıları da yoktur" demişti. 5107 - Eğer o iki şahidin bir günah işledikleri anlaşılırsa ölene daha yakın olan hak sahiplerinden diğer iki kişi onların yerine geçerler ve "Bizim şahitliğimiz, önceki iki kişinin şahitliğinden daha doğrudur. Biz kimsenin hakkına tecavüz etmedik. Aksi halde biz de zalimlerden olurduk" diye Allah'a yemin ederler. 645 - Böylece zulmeden kavmin kökü kesildi. Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamdolsun. 647 - De ki "Söyler misiniz bana! Size Allah'ın azabı ansızın veya açıkça gelirse, zalim toplumdan başkası mı helak olur?" 658 - De ki "Sizin çabuk gelmesini istediğiniz azab benim elimde olsaydı, benimle sizin aranızdaki durum herhalde sonuçlanmış olurdu. Allah, zulmedenleri en iyi bilendir". 668 -  yetlerimiz hakkında münasebetsizliğe dalanları gördüğün zaman hemen onlardan uzaklaş ki, ondan başka söze dalsınlar. Eğer şeytan bunu sana unutturursa hatırladıktan sonra hemen kalk, o zalimler topluluğuyla oturma. 75 - Azabımız onlara geldiğinde "Biz gerçekten zalimlermişiz!" demelerinden başka yalvarışları kalmadı. 79 - Kimin sevap tartıları hafif gelirse, işte onlar da âyetlerimize haksızlık etmelerinden ötürü kendilerini ziyana sokanlardır. 723 - Dediler ki "Ey Rabbimiz! Biz kendimize zulmettik, eğer bizi bağışlamaz ve bize rahmetinle muamele etmezsen muhakkak ziyana uğrayacaklardan oluruz!" 741 - Onlara cehennemde ateşten bir yatak, üstlerine de ateşten örtüler vardır. Biz zalimleri işte böyle cezalandırırız. 7148 - Musa'nın arkasından kavmi, tutmuş süs takılarından böğüren bir buzağı heykeli edinmişlerdi. O buzağının kendilerine bir söz söylemediğini ve bir yol gösteremediğini görmemişler miydi? Fakat yine de onu tanrı edindiler ve zalimlerden oldular. 7160 - Biz onları oniki kabileye, o kadar ümmete ayırdık. Ve kavmi kendisinden su istediği zaman Musa'ya, elindeki asâ ile taşa vur, diye vahyettik, vurunca hemen o taştan oniki pınar akmaya başladı. Halkın her biri su alacağı yeri iyice öğrendi. Bulutu da üzerlerine gönderdik, gölgeledik. Onlara kudret helvası ve bıldırcın indirdik. Size rızık olarak ihsan ettiğimiz nimetlerin temizinden yiyiniz, dedik. Onlar zulmü bize yapmadılar, lakin kendi kendilerine zulmediyorlardı. 7162 - İçlerinden bir kısım zalimler, sözü değiştirdiler, kendilerine söylenenden başka şekle soktular. Zulmü alışkanlık haline getirdikleri için biz de üzerlerine gökten azap yağdırdık. 7165 - Onlar yapılan bunca nasihatı unuttukları zaman, o kötülükten sakındıranları kurtardık, o zalimleri de fena hareketlerinden dolayı şiddetli bir azaba uğrattık. 7177 -  yetlerimizi inkâr edip, sırf kendilerine zulmeden o kavmin hali ne kadar kötüdür! 825 - Ve öyle bir fitneden sakının ki, içinizden yalnızca zulüm yapanlara dokunmakla kalmaz. Ve bilin ki, Allah'ın cezası şiddetlidir. 851 - İşte bu, sizin kendi ellerinizle meydana getirdiğiniz bir sonuçtur. Hiç şüphesiz Allah, kullarına hiçbir şekilde zalim biri değildir. 854 - Tıpkı Firavun'un izinden gidenlerle onlardan öncekilerin gidişi gibi, Rabblerinin âyetlerini yalanladılar. Biz de onları günahları yüzünden helâk ettik. Firavun ile arkasından gidenleri suda boğduk. Hepsi de zalim idiler. 919 - Siz hacılara su dağıtma ve Mescid-i Haram'ı imar etme işiyle Allah'a ve ahiret gününe iman edip, Allah yolunda cihad edenlerin yaptığı işi bir mi tutuyorsunuz? Bunlar Allah katında eşit olamazlar. Allah zalimler topluluğuna hidayet ihsan etmez. 923 - Ey iman edenler! Eğer babalarınız ve kardeşleriniz imana karşılık küfürden hoşlanıyorlarsa, onları dost edinmeyiniz. Sizden her kim onları dost edinirse işte onlar da zalimlerin ta kendileridir. 936 - Doğrusu, Allah katında ayların sayısı oniki aydır. Gökleri ve yeri yarattığı günkü Allah yazısında böyle yazılmıştır. Bunlardan dördü haram aylardır. Bu da doğru olan dinin hükmüdür. Bu sebeple bunlar hakkında nefislerinize haksızlık yapmayınız. Müşrikler size karşı topyekün savaştıkları gibi siz de onlara karşı topyekün savaş açın. Ve iyi bilin ki, Allah müttakilerle beraberdir. 947 - Eğer içinizde sizinle beraber cihada çıkmış olsalardı, bozgunculuk etmekten başka şeye yaramayacaklardı ve aranıza fitne sokmak için uğraşacaklardı. İçinizde onların laflarına kanacaklar da vardı. Allah, o zalimleri iyi bilir. 970 - Onlara, kendilerinden öncekilerin; Nuh Kavmi'nin, Âd'in, Semûd'un, İbrahim Kavmi'nin, Medyen Ashabı'nın ve o mü'tefikelerin haberi gelmedi mi? Onların hepsine peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek ki Allah, onlara zulmetmiş değildi, lâkin onlar kendi kendilerine zulmediyorlardı. 9109 - O halde binasını Allah korkusu ve Allah rızası üzerine kurmuş olan mı hayırlıdır, yoksa binasını yıkılmak üzere olan bir uçurumun kenarına kurup da onunla birlikte cehenneme yuvarlanan mı daha hayırlı? Allah, zalimler güruhunu hidayete erdirmez. 1013 - Andolsun ki, sizden önceki devirlerin bir çok kavmini, peygamberleri kendilerine bir çok belge ile geldikleri halde zulmettikleri ve imana gelmedikleri için helak ettik. İşte günahkârlar topluluğunu biz böyle cezalandırırız. 1039 - Hayır. Onlar bilgileriyle kavrayamadıkları, te'vili de kendilerine hiç gelmemiş olan bir şeyi yalan saydılar. Bunlardan önce gelip geçenler de yine böyle inkâr etmişlerdi, amma bak zalimlerin akıbeti nasıl oldu. 1044 - Şurası kesindir ki Allah, insanlara zerre kadar zulmetmez. Ne var ki, insanlar kendi kendilerine zulmedip duruyorlar. 1047 - Her ümmetin bir peygamberi vardır. O peygamberleri gelince aralarında adaletle hüküm verilir. Onlar hiç zulüm görmezler. 1052 - Sonra o zulüm yapanlara "Tadın bakalım şu ebedi azabı!" denilecek. Vaktiyle kazandığınızdan başkası ile mi cezalandırılacaksınız?" 1054 - Zulüm yapmış olan herkes, azabı görünce yeryüzündeki her şeyin sahibi olsa da, o azaptan kurtulmak için hepsini feda ederdi. Ve içten içe pişmanlık duyardı. Fakat aralarında adaletle hüküm verilir ve hiçbirine zulüm yapılmaz. 1085 - Onlar da "Biz Allah'a güvendik. Ey Rabbimiz, bizi o zalim kavmin fitnesine uğratma!" dediler. 10106 - "Ve Allah'dan başka, sana faydası da, zararı da dokunmayacak olan şeylere yalvarma! Eğer yalvarırsan, o zaman hiç şüphesiz sen zalimlerden olursun. 1137 - Bizim gözetimimiz altında ve vahyimize göre gemiyi yap. Zulüm yapanlar hakkında da bana bir şey söyleme. Çünkü onlar kesinlikle suda boğulacaklardır. 1167 - O zalimleri, korkunç bir gürültü yakalayıverdi de oldukları yerde çöküp kaldılar. 1194 - Ne zaman ki, emrimiz geldi, Şu'ayb ve beraberindeki müminler, tarafımızdan bir rahmet sayesinde kurtuldular. Ve o zalimleri korkunç bir gürültü yakaladı da oldukları yerde çöküp kaldılar. 11101 - Biz onlara zulmetmedik, onlar kendi kendilerine zulmettiler. Allah'ı bırakıp da taptıkları tanrılar, Rabbinin emri gelince kendilerine hiçbir fayda sağlayamadılar. Hasarlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramadılar. 11113 - Ve zulüm yapanlara yakınlık göstermeyin ki, size de ateş dokunmasın. Allah'dan başka yardımcılarınız da yoktur. Sonra yardım da göremezsiniz. 11116 - Sizden önceki devirlerden bakıyye sahipleri kitap ehli yeryüzünde bozgunculuktan vazgeçirmeye çalışsalardı ne iyi olurdu. Fakat onların içinden kurtardığımız pek az kimse bunu yaptı. O zulmedenler ise şımartıldıkları refahın peşine düştüler ve hepsi de suçlu oldular. 11117 - Senin Rabbin, halkları iyi ve ıslahatçı iken, o memleketleri haksız yere helak edecek değildir. 1275 - "Kimin yükünde çıkarsa, o kendisi onun cezasıdır. Biz zalimlere işte böyle ceza veririz." 1413 - İnkâr edenler peygamberlerine dediler ki "Ya sizi mutlaka yurdumuzdan çıkaracağız, ya da mutlaka dinimize döneceksiniz!" Rableri de onlara "Zâlimleri mutlaka helak edeceğiz" diye vahyetti. 1442 - Ey Peygamber! Sakın zalimlerin yaptıklarından Allah'ın gâfil olduğunu sanma! Ancak Allah, onların cezalarını, gözlerin dışa fırlayacağı güne erteler. 1444 - Ey Peygamber! İnsanları, azabın geleceği gün ile korkut. O gün, zalimler şöyle diyecekler "Ey Rabbimiz! Bizi yakın bir zamana kadar ertele de senin davetine uyalım ve peygamberlere tâbi olalım." Onlara "Daha önce ahirete intikal etmeyeceğinize dair yemin etmemiş miydiniz?" denilir. 1445 - Siz, kendilerine zulmedenlerin yurtlarında oturdunuz. Onlara nasıl azab ettiğimiz size apaçık belli oldu. Ve size misaller de vermiştik. 1633 - Ancak kendilerine, ruhlarını alacak meleklerin gelmesini veya Rabbinin azab emrinin kıyametin gelip çatmasını bekliyorlar! Kendilerinden öncekiler de böyle yapmışlardı. Allah onlara zulmetmedi, fakat onlar kendilerine zulmetmişlerdi. 1641 - Zulme uğradıktan sonra Allah yolunda hicret edenlere gelince, biz dünyada mutlaka onları güzel bir yere yerleştiririz. Halbuki bilirlerse ahiretin mükafatı elbette daha büyüktür. 1685 - O zulmedenler, azabı gördükleri zaman, artık onlardan ne azab hafifletilir, ne de onlara süre verilir. 16111 - O gün, herkes nefsini kurtarmak için uğraşarak gelir ve herkese yaptığı işin karşılığı tamamiyle ödenir ve hiç kimseye de zulmedilmez. 16118 - Sana anlattıklarımızı, daha önce yahudilere de haram kılmıştık. Biz onlara zulmetmemiştik. Fakat onlar kendi kendilerine zulmetmişlerdi. 1759 - Bizi, âyetler mucizeler ve peygamber göndermekten alıkoyan şey, ancak öncekilerin onları yalanlamış olmalarıdır. Semûd'a, açık bir mucize olarak o dişi deveyi vermiştik de ona zulmetmişlerdi deveyi boğazlayarak kendilerine yazık etmişlerdi. Oysa biz, o mucizeleri ancak korkutmak için göndeririz. 1799 - Onlar, gökleri ve yeri yaratan Allah'ın, kendilerinin aynı olan insanları yaratmaya da kadir olduğunu görüp bilmediler mi? Allah onlar için şüphe edilmeyen bir vâde takdir etmiştir. Fakat zalimler, inkârlarında yine de ısrar ederler. 1849 - O gün herkesin amel defteri ortaya konulmuştur. Ey Muhammed! Günahkârların, amel defterlerinden korkarak "Eyvah bize! Bu nasıl deftermiş ki, büyük küçük hiçbir şey bırakmadan hepsini saymış dökmüş" dediklerini görürsün. Onlar, bütün yaptıklarını hazır bulmuşlardır. Senin Rabbin hiç kimseye zulmetmez. 1859 - İşte zulmettikleri için helak ettiğimiz şehirler! Biz onların helâkleri için de belirli bir zaman tayin etmiştik. 1887 - O da demişti ki "Kim haksızlık ederse muhakkak ona azab edeceğiz; Sonra Rabbine geri döndürülecek, O da onu görülmemiş bir azabla cezalandırır." 1960 - Fakat tevbe edip iman eden ve salih amel işleyen bunun dışındadır. Bunlar cennete girecekler ve hiçbir haksızlığa uğratılmayacaklardır. 1972 - Sonra Allah'dan korkup, sakınanları kurtaracağız ve zalimleri de toptan cehennemde bırakacağız. 213 - Kalbleri hep eğlencede gaflette, hem o zalimler aralarında şu gizli fısıltıyı yaptılar "Bu, ancak sizin gibi bir insan. Artık göz göre göre sihre mi gidip uyarsınız?" 2111 - Biz halkı zalim olan nice memleketleri kırıp geçirdik ve onlardan sonra başka milletler var ettik. 2146 - Yemin olsun ki, Rabbinin azabından az bir şey onlara dokunursa, muhakkak "Vay bizlere, biz gerçekten zalimlerdik" diyeceklerdir. 2187 - Zünnun'u balık sahibi Yunus'u da hatırla. Hani o, öfkelenerek gitmişti de, bizim kendisini hiçbir zaman sıkıştırmayacağımızı sanmıştı. Fakat sonunda karanlıklar içinde "Senden başka ilâh yoktur, sen münezzehsin, Şüphesiz ben haksızlık edenlerden oldum" diye seslenmişti. 2210 - Ona "Bunlar, senin ellerinle kazandığın günahlar sebebiyledir" denir. Şüphesiz Allah kullarına zulmeden değildir. 2225 - Şüphesiz inkâr edenlere, Allah'ın yolundan, yerli ve yolcu bütün insanlar için eşit kılınan Mescid-i Haram'dan alıkoyanlara ve orada zulümle yanlış yola saptırmak isteyene can yakıcı bir azab tattırırız. 2239 - Kendilerine savaş açılan kimselere kâfirlere karşı koymak için izin verildi. Çünkü onlar zulme uğradılar. Şüphesiz Allah onları zafere ulaştırmaya kadirdir. 2245 - Nice memleketler vardı ki, zulüm yaparlarken biz onları yok ettik. Artık damları çökmüş, duvarları üzerine yıkılmıştır. Geride Nice terkedilmiş kuyularla bomboş kalmış yüksek saraylar bırakılmıştır. 2248 - Zulmedip dururlarken kendilerine mühlet verdiğim nice memleket halkı vardı ki, sonunda onları yakalayıvermiştim. Dönüş ancak banadır. 2271 - Onlar Allah'ı bırakıp da O'nun, haklarında hiçbir delil indirmediği ve kendilerinde de bir bilgi bulunmayan şeylere taparlar. Zalimler için hiçbir yardımcı yoktur. 2327 - Bunun üzerine ona şöyle vahyettik Bizim nezaretimiz altında ve vahyimizle gemiyi yap. Bizim emrimiz gelip de tandır kaynayınca, her cinsten eşler halinde iki tane ve bir de içlerinden, daha önce kendisi aleyhinde hüküm verilmiş olanların dışındaki aileni gemiye al. Zulmetmiş olanlar konusunda bana hiç yalvarma! Zira onlar kesinlikle boğulacaklardır! 2328 - Sen, yanındakilerle beraber gemiye yerleştiğinde "Bizi zalimler topluluğundan kurtaran Allah'a hamdolsun" de. 2341 - Nitekim, Hak tarafından korkuç bir ses yakalayıverdi onları! Kendilerini hemen çepeçevre kuşattık. Zalimler topluluğunun canı cehenneme! 2394 - Bu durumda beni, o zalimler topluluğunda bulundurma, Rabbim! 258 - "Yahut kendisine bir hazine verilseydi veya besleneceği bir bahçe olsaydı ya!" Bu zalimler, inananlara "Siz sadece büyülenmiş bir adama uyuyorsunuz" dediler. 2519 - Bunun üzerine ötekilere hitaben şöyle denilir. İşte taptıklarınız sizi söylediklerinizde yalancı çıkardılar. Artık ne azabınızı geri çevirebilir, ne de bir yardıma çare bulabilirsiniz ve içinizden kim zulmederse, ona büyük bir azab tattıracağız. 2537 - Nuh kavmine gelince, Peygamberleri yalancılıkla itham ettiklerinde, onları suda boğduk ve kendilerini insanlar için bir ibret yaptık. Biz zalimler için acıklı bir azab hazırlamışızdır. 2610 - Bir vakit de Rabbin, Musa'ya nida edip "Git o zalim kavme" dedi. 26209 - Onlar ihtar edilmiştir ve biz zulmetmiş değiliz. 26227 - Ancak iman edip iyi ameller işleyenler, Allah'ı çok çok ananlar ve haksızlığa uğratıldıklarında kendilerini savunanlar müstesna; haksızlık edenler, hangi dönüşe hangi akibete döndürüleceklerini yakında bileceklerdir. 2711 - "Ancak, kim haksızlık yapar, sonra yaptığı kötülüğü iyiliğe çevirirse, bilsin ki ben ona karşı da çok bağışlayıcıyım, çok merhamet sahibiyim." 2744 - Ona "köşke gir!" dendi. Melike onu görünce derin bir su sandı ve eteğini çekti. Süleyman "Bu billurdan yapılmış, şeffaf bir zemindir" dedi. Melike dedi ki "Rabbim! Ben gerçekten kendime yazık etmiştim. Süleyman'ın maiyyetinde, âlemlerin Rabbi olan Allah'a teslim oldum." 2752 - İşte haksızlıkları yüzünden çökmüş evleri! Bilen bir kavim için elbette bunda bir ibret vardır. 2785 - Yaptıkları haksızlıktan dolayı, o söz gerçekleşmiştir; artık onlar konuşamazlar. 2816 - Musa, "Rabbim! Doğrusu kendimi ziyana uğrattım. Beni bağışla!" dedi; Allah da, onu bağışladı. Çünkü, çok bağışlayıcı, çok merhamet edici olan ancak O'dur. 2837 - Musa şöyle dedi "Rabbim, kendi katından kimin hidayet rehberi getirdiğini ve hayırlı akibetin kime nasip olacağını en iyi bilendir. Muhakkak ki zalimler, kurtuluşa eremezler." 2840 - Biz de onu ve askerlerini yakalayıp denize atıverdik. Bir bak, zalimlerin sonu nice oldu! 2850 - Eğer sana cevap vermezlerse, bil ki onlar, sırf heveslerine uymaktadırlar. Allah'tan bir yol gösterici olmaksızın kendi hevesine uyandan daha sapık kim olabilir? Elbette Allah zalim kavmi doğru yola iletmez. 2859 - Rabbin, kendilerine âyetlerimizi okuyan bir peygamberi memleketlerin ana merkezlerine göndermedikçe, memleketleri helâk edici değildir. Zaten biz, ancak halkı zalim olan memleketleri helâk etmişizdir. 2914 - Andolsun ki Nuh'u kendi kavmine gönderdik de, o dokuz yüz elli yıl onların arasında kaldı. Sonunda, onlar zulümlerini sürdürürken tufan kendilerini yakalayıverdi. 2940 - Nitekim onlardan herbirini günahları sebebiyle suç üstü yakaladık Kiminin üzerine taşlar savuran rüzgarlar gönderdik, kimini korkunç bir ses yakaladı, kimini yerin dibine geçirdik, kimini de suda boğduk. Allah onlara zulmetmiyor, asıl onlar kendilerine yazık ediyorlardı. 2946 - İçlerinden zulmedenleri bir yana, ehl-i kitapla ancak, en güzel yoldan mücadele edin ve deyin ki "Bize indirilene de, size indirilene de iman ettik. Bizim ilâhımız da, sizin ilâhınız da birdir ve biz O'na teslim olmuşuzdur." 2949 - Hayır, o Kur'ân, kendilerine ilim verilenlerin sinelerinde yer eden apaçık âyetlerdir. Ayetlerimizi ancak ve ancak zalimler bile bile inkâr eder. 309 - Onlar, yeryüzünde gezmediler mi ki, kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş baksınlar? Onlar, kendilerinden daha güçlüydüler. Toprağı sürmüşler ve onu, bunların imar ettiklerinden daha çok imar etmişlerdi. Onlara da peygamberleri delillerle gelmişlerdi. Demek Allah onlara zulmetmiyordu. Fakat onlar, kendilerine zulmediyorlardı. 3029 - Fakat zulmedenler, bilgisizce hevalarına uydular. Artık Allah'ın şaşırdığını kim yola getirebilir? Onların yardımcıları da yoktur. 3057 - Artık o gün zulmedenlere mazeretleri fayda vermeyecektir. Onların dertlerinin çaresine de bakılmayacaktır. 3111 - İşte bu, Allah'ın yarattığıdır. Haydi gösterin bana O'ndan başkaları ne yaratmıştır? Fakat o zalimler, apaçık bir sapıklık içindedirler. 3419 - Buna karşı onlar "Ey Rabbimiz! Seferlerimizin arasını uzaklaştır" dediler ve nefislerine zulmettiler. Biz de onları efsanelere çevirdik ve tamamen didik didik dağıttık. Şüphesiz ki bunda çok şükredecek her sabırlı için elbette ibretler vardır. 3431 - Kâfirler "Biz ne bu Kur'ân'a inanırız, ne de ondan öncekilere." dediler. Fakat o zalimler yakalanıp Rablerinin huzuruna durduruldukları zaman, birbirlerine söz atarken bir görsen! Bir taraftan zayıf düşürülenler, o büyüklük taslayanlara "Siz olmasaydınız biz mutlaka mümin olurduk" derler. 3442 - İşte o gün birbirinize ne bir menfaate, ne de bir zarara sahip olabilirsiniz. Ve biz o zulmedenlere "Tadın bakalım o yalan deyip durduğunuz ateşin azabını!" deriz. 3532 - Sonra biz o kitabı kullarımızdan süzüp seçtiklerimize miras bıraktık. Onlardan da nefislerine zulmeden var, orta yolu tutan var, Allah'ın izniyle hayırlarda ileri geçenler var. İşte bu büyük lütuftur. 3540 - De ki "Gördünüz ya, Allah'ı bırakıp da tapmakta olduğunuz ortaklarınızı! Gösterin bana, yer yüzünden neyi yaratmışlardır?" Yoksa onların gök yüzünde bir ortaklığı mı var? Yoksa biz kendilerine bir kitap vermişiz de ondan bir delil üzerinde mi bulunuyorlar? Hayır o zalimler, birbirlerine aldatmadan başka bir vaadde bulunmuyorlar. 3654 - Artık bugün hiç kimseye zerre kadar zulmedilmez. Ancak yaptıklarınızın cezasını çekeceksiniz. 3722 - Toplayın mahşere o zulmedenleri, eşlerini ve Allah'tan başka taptıkları şeyleri. Toplayın da götürün onları sırata cehennem köprüsüne doğru. 37113 - Hem ona hem İshak'a bereketler verdik. Her ikisinin neslinden de hem iyilik yapanlar var, hem de açıkça kendi nefsine zulmedenler var. 3822 - Davud'un yanına giriverdiler de onlardan telaşe düştü. Ona "Korkma!" dediler, biz iki davacıyız. Birimiz, birimize haksızlık etti. Şimdi sen aramızda hak ile hüküm ver ve aşırı gitme de bizi doğru yolun ortasına çıkar. Vanderbilt Üniversitesi’nden astronomi profesörü David Weintraub “Dinler ve Dünyadışı Yaşam” adlı kitabında çeşitli dinlerde uzaylılarla ilgili inanışları araştırdı. Weintraub’un araştırmasına göre herhangi bir dine inanmayanlar ve kendini ateist olarak tanımlayanların %55’i uzaylıların varlığına inanıyor. Müslümanların %44’ü, Yahudilerin % 37’si, Hinduların %36’sı da dünya dışı yaşam olabileceğini düşünüyor. Uzaylıların varlığına en uzak duran olan din ise Hıristiyanlar. Bu dinin mensuplarının sadece %32’si uzaylıların olabileceğine inanıyor. Hıristiyanlar arasında uzaylı fikrine en yakın grup Ortodokslarken en uzak grup ise Baptistler. Dinler ve Uzaylılar Katolik din adamlarının çoğu uzaylıların varlığını önemser ve uzaylıların “ilk günahı taşıdıkları” eğilimindedir. Ancak dünyadışı varlıkların günahkar oldukları ve dünya’ya gelmeleri halinde Katolik topluluğuna katılmaları konusunda aralarında tam bir fikir birliği yoktur. Papa 16. Benedikt’in baş astronomu Rahip Gabriel Funes, Mars’ta yaşam bulunması olasılığının gözardı edilemeyeceğini söylemiştir. Vatikan gözlemevinin müdürü olan Funes bu görüşünü, Vatikan resmi gazetesinde yazdığı “Uzaylılar Benim Kardeşim” adlı makalede yazdı. Roma yakınlarındaki Castel-Gandolfo manastırı yüz yıl önce kuruldu. Cizvit papazlar tarafından işletilen gözlemevinin müdürüyse Rahip Gabriel Funes. Funes, makalesinde dünya dışı yaşam formları arayışının Tanrı inancıyla çelişmediğini belirtiyor. Rahip Funes, uzayda da Tanrı’nın yarattığı akıllı varlıklar olabileceğini, hatta bu varlıkların günahtan muaf olabileceği de söylüyor. Uzaylıların da Tanrı’nın yarattıkları olduğunu belirten Funes, “uzaylıların varlığını dışlamanın, Tanrı’nın yaratma özgürlüğünü sınırlamak olacağı” şeklinde değerlendiriyor. Vatikan için çalışan 12 gök bilimciden biri olan papaz Guy Consolmagno, uzayda çok ileri yaşam formları olabileceğini ve Katolik Kilisesi’nin uzaylı varlıkları memnuniyetle karşıladığını belirtti. Vatikan gözlemevinde çalışan ve uzaylıları vaftiz etmekten büyük mutluluk duyacağını söyleyen Consolmangno, evrim teorisindeki boşlukları sadece Tanrı’nın doldurabileceğini savunan yaradılışçılık inancının “kötü bir teoloji” olduğunu söyledi. Rabbi Norman Lamm, Museviliğin “insanın, Tanrı’nın yaratımındaki tek akıllı ve biyo-ruhani varlık olmadığının bilimsel bulgusunu” kolayca kabullenebileceğini, çünkü “insanın tek olmamasının onun önemsizliğine işaret etmeyeceğini” söyler. Yedinci Gün Adventizmi inancının kurucusu Ellen White, farklı gezegenlerdeki “uzun boylu, görkemli” ve “günahsız” varlıklarla ilgili görüşlerini anlatmıştır. Bu görüler bu inanışın, uzaylıların o ilk günahtan etkilenmemiş oldukları ve bu sebeple Hıristiyanlıktaki kefaret anlayışına ihtiyaç duymayacakları temeline oturduğunu gösterir. Kuran, “hepsi kuşatılmış, kendileri ve yaptıkları bir bir sayılmış” olan ve “Kıyamet günü her biri Allah’ın huzuruna tek başına çıkacak” olan evrendeki varlıkların tümünün Allah’a kulluk ettiğini söyler. Birçokları, bu varlıkların melek olmadığını kabul ediyor, çünkü dabbe sözcüğü nefes alan, yürüyen canlıları tabir etmektedir, ruhani varlıkları değil. Kur’ân’ın 16’ncı sûresi olan Nahl sûresinin 49’uncu âyeti “ve Allâh’a secde eder ne var göklerde ve ne var yeryüzünde dâbbeden kımıldayandan, canlıdan ve melekler ve onlar büyüklenmezler .” derken Kur’ân’ın 42’nci sûresi olan şûrâ sûresinin 29’uncu âyeti de “ve O’nun Allâh’ın âyetlerinden belirtilerinden , yaratılış tarzı gökler ve yeryüzünün ve ne yaydı o ikisinde dâbbeden kımıldayandan, canlıdan ve o onlarıntoplanmalarına dilediğinde kadîr çok iyi ölçüler koyan.” demektedir. İki âyetle açıkça bildirldiği gibi uzayda dâbbe kımıldayan denilen canlı türleri vardır. Bu âyette anlatılan dâbbe târifi 1- Her dâbbe kımıldayan, canlı su’dan yaratıldı . öyleyse uzayda her yerde su var 2- Dâbbenin kımıldayanın, canlının bir kısmı karnı üzerinde gider, yâni sürüngendir . 3- Dâbbenin kımıldayanın, canlının bir kısmı iki ayağı üzerinde gider . 4- Dâbbenin kımıldayanın, canlının bir kısmı dört üzerinde gider . dört ayaklılar ve iki ayak, iki kol üzerinde giden maymun türleri gibileri Kur’ân’da anlatılan dâbbe târifi budur. Göklerde, uzayda var olan hayat budur. Yâni dünyâdaki hayat gibidir uzaydaki hayat. Yeniçeri, Kuran-ı Kerim’de uzayda başka canlıların olduğuna işaret eden ayetlerin bulunduğunu ve dünyadaki canlılarla uzaylıların bir gün mutlaka buluşacağını belirtti. Araştırmalarını Uzay Ayetleri Tefsiri-İslam Açısından Kainat ve İmkanları’’ adını verdiği kitapta toplayan Prof. Yeniçeri, kitabın uzaydaki hayatı anlatan ilk kitap olduğunu söyledi. Uzaylıların insanlara zarar vereceği yolunda herhangi bir ayete rastlamadığını belirten Prof. Dr. Yeniçeri “uzaylıların dini inançları var mı?’’ sorusunu ise şöyle yanıtladı; Peygamberimizin amcasının oğlu İbni Abbas, göklerdeki yerkürelerden bahsederken Burada Adem varsa, oralarda da Adem vardır Adem gibi, Musa vardır Musa gibi, İsa vardır İsa gibi… Eğer, bu ayetlerin gerçeklerini açıklarsam bunları inkara yönelirsiniz’ diyor. Ayetler yorumlandığı zaman, kainattaki yerkürelere de, öteki arzlara da kutsal kitap gönderildiğini anlıyoruz.’’

kuranda devlet adamları ile ilgili ayetler