1 milyon tl ile yapılabilecekler. gibi seçenekler olabilir. ya da hayırsever birisiyseniz bana da bağışlayabilirsiniz. *. kalanına nasıl bir iş kurulabilirsen artık. pragtan 4 adet daire alırım. belli bir geliri oturttuktan sonra mortgage ile daha fazla ev alır kiraya veririm. çok daha mantıklı! Tecrübesi ve niteliği olanlar için maaşlar 60.000 TL ile 70.000 TL arasında değişmektedir. Üst düzey seviyedeki saha mühendisleri 70.000 TL ile 100.000 TL arasında para kazanmayı bekleyebilirler. Ek avantajlar arasında emekli aylığı, şirket aracı, özel sağlık bakımı ve hayat sigortası sayılabilir. İbbiş başvurusu .. İstanbul Büyükşehir Belediyesi tarafından açıklanan ilanda 2022-2023 yılında bir çok pozisyona personel, işçi ve eleman alımı yapılacağını duyurdu. İbb iş başvurusu şartları, İbb iş başvuru formu ve tarihleri yazımızın devamında. İstanbul Büyükşehir Belediyesi personel (işçi) alacak. Yoksa para, para üreten bir mekanizmaya sahip olsaydı, zaten herhangi bir işletme kurmaya lüzum kalmazdı. Bu temel bilgileri de verdikten sonra 100.000 liranın altındaki sermaye ile yapılabilecek en karlı 7 iş fikrini size sunmaya hazırız. ALT BAŞLIKLAR (istediğinize tıklayıp ışınlanabilirsiniz) : • Giyim Sektöründe Çok 8 TL ya da 30 TL x 1000 (milyon) = 8000 TL ya da 30.000 TL yapmaktadır. Bu rakamların daha da yükseldiğine bizzat şahit oldum diyebilirim. Hatta sizlere aşağıda vereceğim Youtube kazanç hesaplama sitesi üzerinden 50 Bin TL gibi tahmini bir rakam sunulduğunu görebilirsiniz. Tabi 1 milyon izlenme üzerinden elde edilecek olan gelir DESnHJD. Zülal Atagün - Beyazıt ŞenbükKPSS sorularının bir yayınevinin deneme sınavıyla benzerlik göstermesi üzerine Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Devlet Denetleme Kurulu’na DDK inceleme talimatı verdi. Ardından ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden alındı. Skandala ilişkin beş koldan inceleme yürütülürken DDK’nın suç duyurusuyla soruşturma açıldı. Adaylar şimdi sınav iptal olur mu’ diye merakla bekliyor. DDK Başkanı Yunus Arıncı, incelemelerin titizlikle devam ettiğini belirterek, "Ne tek bir gencimizin hakkını yediririz ne de Devletimizin güvenilirliğine halel gelmesine göz yumarız" dedi. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı da "KPSS sorularının çalındığına, sızdırıldığına yönelik çıkan iddialarla ilgili başlatılan soruşturma çok yönlü olarak ve titizlikle sürdürülmektedir" açıklamasını günü yapılan ve 120 sorunun sorulduğu Kamu Personeli Seçme Sınavı KPSS Lisans Genel Yetenek-Genel Kültür Sınavı ile 80 soruluk Eğitim Bilimleri Sınavı’nın ardından sızıntı’ iddiaları gündeme geldi. İki oturumda yöneltilen 20’nin üzerinde sorunun deneme testlerinde çıkan sorularla benzer olduğu iddia edildi. Sınava katılan bazı adaylar, KPSS’deki sorular ile Yediiklim Yayınevi’nin deneme testlerindeki soruların birebir aynı olduğunu sosyal medyadan yapan ÖSYM, iddiaların asılsız olduğunu savundu. Yayınevi yetkilileri ise “Bir iki soru aynı diye algı yapmaya gerek yok. Kesinlikle tesadüf” dedi. Ancak Cumhurbaşkanı Erdoğan, DDK’ya inceleme talimatı verdi. ÖSYM Başkanı Prof. Dr. Halis Aygün görevden SUÇ DUYURUSU YAPTIDDK yetkilileri dün ÖSYM’ye müfettiş göndererek inceleme başlattı. DDK Başkanı Yunus Arıncı, “Bir sorun görünüyor. KPSS ile ilgili sorunun ne boyutta olduğunu müfettiş arkadaşlarımızın çalışması gösterecek” dedi. Ardından DDK iddialar konusunda Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na suç duyurusunda bulundu. Savcılık soruşturma açtı, Ankara Emniyeti de dün akşam Yediiklim Yayınevi’ne operasyon düzenledi. Ankara’da yayınevine ait 2 adreste arama yapıldı. Soruşturmada savcılığın görevlendireceği bilirkişi heyeti “sızıntı” iddialarına neden olan 2022 KPSS Lisans oturumundaki soru kitapçıklarını inceleyecek. Yayınevinin soru kitapçıkları ile karşılaştıracak. Soruların aynı olduğunun tespiti halinde, sızıntının kaynağı ve sorumlular tespit de kendi içinde ayrı bir inceleme yürütürken yayınevi yetkililerinin son açıklaması “Denetleme sürecindeyiz. ÖSYM ile ilgili konuyla alakalı bilgiler verildi” Başkanı Erol Özvar da iddialarla ilgili inceleme başlatıldığını ile ÖSYM raporları soruşturmanın kapsamını belirleyecek. İnceleme sonuca göre sınavın iptal edilip edilmeyeceği açıklık AÇIKLAMAAnkara Cumhuriyet Başsavcılığı, KPSS'deki iddialarla ilgili olarak "2022 KPSS sorularının çalındığına, sızdırıldığına yönelik çıkan iddialarla ilgili başlatılan soruşturma çok yönlü olarak ve titizlikle sürdürülmektedir" açıklamasını BAŞKANI İNCELEMELER TİTİZLİKLE SÜRÜYORDDK Başkanı Yunus Arıncı, bu sabah yaptığı açıklamada incelemelerin sürdüğünü belirterek, "Devlet Denetleme Kurulu olarak KPSS sınavına yönelik incelemelere titizlikle devam ediyoruz. Vatandaşlarımız müsterih olsun. Ne tek bir gencimizin hakkını yediririz ne de Devletimizin güvenilirliğine halel gelmesine göz yumarız" SÜREÇ NASIL İŞLİYORDDK, Cumhurbaşkanlığı’na bağlı üst denetleme organı olarak görev yapan ve başkan ile 8 üyeden oluşan bir kurul. İdarenin hukuka uygunluğunun, düzenli ve verimli şekilde yürütülmesinin ve geliştirilmesinin sağlanması amacıyla tüm kamu kurum ve kuruluşlarında inceleme, soruşturma ve denetleme yapabiliyor. Çalışmaları sonucundan denetim raporu, inceleme raporu, araştırma raporu gibi farklı raporlar hazırlanıyor. DDK inceleme, araştırma ve soruşturma faaliyetlerinde gizlilik esasıyla çalışılıyor. Denetimle ilgili kurula cevabı olan kurum ve kuruluşların raporu aldıkları tarihten başlayarak 45 gün içinde ilgili bakanlığa, ilgili bakanlıkların kendi görüşlerini de ekleyecekleri cevapları 15 gün içinde kurula göndermesi SUNULACAKAcil durumlarda denetim ve soruşturma gruplarınca hazırlanacak özet İvedi Durum Raporu, kurulda öncelikle görüşülerek kurul başkanınca Cumhurbaşkanı’na sunuluyor. Bu raporlar, Cumhurbaşkanı’nın talimatı doğrultusunda SONU SINAV VAR MI?SINAVA giren 1 milyondan fazla adayın kafası karışık. Sınavın iptal olup olmayacağı ve 6-7 Ağustos tarihlerinde yapılacak KPSS Lisans Alan Bilgisi ve 14 Ağustos tarihindeki Öğretmenlik Alan Bilgisi Testi’nin uygulanıp uygulanmayacağı merak POLİS ARAŞTIRIYORDDİALARIN gündeme gelmesinin ardından Emniyet Genel Müdürlüğü EGM Siber Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı da çalışma başlattı. Siber polis, iddialara ilişkin sosyal medyaya yansıyan görüntü, fotoğraf ve paylaşımları detaylı olarak inceleyerek, bunların sınavdan önce mi sonra mı yapıldığını araştırıyor. Ayrıca paylaşımların kimler tarafından dolaşıma sokulduğu, herhangi bir merkezden yayılıp yayılmadığı da NE DİYORİPTAL EDİLMELİEğitim Uzmanı Salim Ünsal “ÖSYM gibi en çok güvenilmesi gereken kurumlardan birinin bu şekilde lekelenmesi çok ağır bir durum. Tam olarak neler olduğunu bilmiyoruz. Ancak bize yansıyan olaylar büyük bir suç olduğunu ortaya koyuyor. Bu durum adaylara yapılmış bir haksızlıktır. Diğer yandan amacı ne olursa olsun çok amatörce yapılmış bir iş var ortada. Bu konunun içinde yer alan herkes ÖSYM’den uzaklaştırılmakla beraber cezalandırılmalıdır. Milyonlarca insanın hayaliyle, geleceğiyle oynuyorlar. ÖSYM gibi bir kurumun itibarını sarsıyorlar. Dolayısıyla yeni bir şey olmadığı sürece şu saatten sonra yapılacak her şey şaibenin gölgesinde olacaktır. KPSS iptal edilmeli, yapılması planlanan sınavlar uygulanmamalı, süreç yeniden organize edilmeli ve adaylardan özür dilenmeli.”80 SORUDA ANCAK 3-4’Ü BENZEYEBİLİRÖzel Eğitim-Öğretim Derneği ÖZDEBİR Yönetim Kurulu Başkanı Naci Atalay “Birçok yayıncı arkadaşın sınavlarda isabet ettirdiği sorular olur. 80 soruda 3-4 sorunun benzemesi doğaldır. Bunun sayısı önemli. Eğer iddialarda yer aldığı gibi 20 soru varsa büyük ihtimalle sınav iptal edilecektir. Bu durumda önümüzdeki günlerde yapılacak KPSS alan sınavlarının da ertelenmesi gerekir. İptal halinde ÖSYM yeni sınav tarihi belirleyecektir. Yaklaşık 1 ay sonra yeniden yapılır diye tahmin ediyorum. Herkes hazırlığını, izinlerini sınav takvimine göre yapmıştı. Zor bir süreç olacaktır. Kurumların da personel alımı konusundaki hazırlık süreçleri sekteye uğrayacak. Adaylar içinse stresli bir süreç yeniden başlayacak. Ancak değerlendirme konusunda soru işaretleri olan bir sınavla değerlendirilmektense yeniden sınav yapılması daha sağlıklı SINAVI İÇİN BİR İDDİA YOKŞu ana kadar üniversiteye giriş sınavı YKS üzerinde iddialar yok. Ancak iddiaların ardından soruşturmanın YKS’yi de kapsaması gerektiğini düşünüyorum. Burada kötü niyetli bir ekip varsa diğer sınavlara da bakılmalı.”ÇOK BİLİNEN BİR YAYINEVİOnur Soğuk-Eğitim Uzmanı “Söz konusu yayınevi bildiğim kadarıyla KPSS konusunda çok bilinen ve akla gelen bir yayınevi. Söz konusu iddialara bakınca ortada bir beceriksizlik olduğunu düşünüyorum. İyi niyetli düşünürsek ÖSYM’ye soru hazırlayanlarla bu yayına soru hazırlayanlar aynı olabilir ya da oradaki sorular bir şekilde ÖSYM’nin havuzuna girmiş ve oradan tesadüfen alınmış olabilir. Her ne olursa olsun bu çok büyük bir BİLGİ VERİLMELİTürkiye’de merkezi sınavlar çok önemli. İnsanlar bu sınavlara bel bağlıyor ve başarılı olmak için çaba gösteriyor. Böylesi bir kurumda bu tarz bir hata yapılması kabul edilebilir bir şey değil. ÖSYM Başkanı iddialar üzerine görevden alındı ama bundan sonraki süreçle ilgili kamuoyuna net bilgi verilmesi lazım.”YAYINEVİNİN İHALE’ İDDİALARIMÜNİR Çelik Yediiklim Yayınevi’ni 2003’te kurdu. 82 şubesi olan Yediiklim Akademi de 2006’dan bu yana KPSS Öğretmenlik, KPSS Memurluk, KPSS Müfettişlik Uzmanlık, Akademik Personel ve Lisansüstü Eğitim Sınavı ALES, Yabancı Dil Sınavı YDS, Dikey Geçiş Sınavları DGS hazırlık kursu veriliyor. Öte yandan edinilen bilgiye göre; yayınevinin bu yıl aldığı ’Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Dil Sınavı’ soru kitapçığının basılması ve dağıtılmasına ilişkin ihaledeki usulsüzlük iddiaları üzerine Milli Eğitim Bakanlığı da inceleme başlattı. Önceki hafta Bloomberg, Türk yetkililere dayanarak yayımladığı haberde Akkuyu Nükleer Santrali için kurulan şirkete Akkuyu Nükleer Rusların yaklaşık 5 milyar dolar gönderdiği ve benzer ölçekte transferlerin izleyen haftalarda devam edeceği yer alıyordu. Parayı gönderen ve şimdilik santralin tek söz sahibi Türkiye’den henüz yüzde 49’luk hisse için ortak bulunamadı, belki de şimdilik bulunması istenmiyor Rosatom yetkilisi ise söylenen rakamdan düşük olduğunu not ediyordu. Rosatom’un kontrolündeki Akkuyu Nükleer ise santralin yapımında yer alan yerli şirketin IC İçtaş İnşaat sözleşmesini de feshettiği haberi ayrıca basında yer aldı. İçtaş ise “Bu fesih girişimi açıkça kanunlara, sözleşmeye aykırı, hileli ve geçersiz bir işlemdir” diye açıklama yapıyordu. Middle East Eye’ın haberine göre, Rosatom Akkuyu Nükleer Santrali'nin inşası ve geliştirilmesini finanse etmek için, hem de Türkiye Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın ihraç ettiği dolar tahvillerine geçici olarak yatırım amacıyla 29 Temmuz Cuma ile biten hafta içinde milyar dolarlık bir kredi çağrısına çıktı. Akkuyu Nükleer Santrali Bu da oldukça ilginç; Akkuyu’nun çoğunluk hissedarı Rosatom, iştiraki olan Atomenergoprom şirketini kredinin garantörü olarak kullanmayı ve eğer borç verenler kabul ederse kredinin teminatı olarak dolar cinsi Türk tahvillerini Eurobond mu yoksa yurtiçinde ihraç edilen dolar tahvilleri mi belli değil vermeyi planlıyormuş. Potansiyel kreditörler kimlerse? Böyle bir mekanizma böyle bir süreçte normal gibi sunulsa da tuhaf. Zamanlaması ve biçimi çok ilginç bu gelişmelerin durup dururken birden neden şimdi ortaya çıktığını konunun uzmanlarına bırakalım. Ancak, bu tablo Rosatam-Akkuyu-Dolar Tahvili’ üçgeninin nihai olarak Rusya’ya geçici olarak’ rezervleri kısmen park etme konusunda alan açma çabası olduğunu düşündürüyor. Santrali ön plana çıkararak. Sonuçta Merkez Bankası’nın döviz ve altın rezervleri 26 Temmuz günü milyar dolarken, günlük verilerden hesapladığım kadarıyla 4 ağustos günü milyar dolara çıkıyordu. Bunun büyük bölümünün, bankalar üzerinden dolaylı olarak Merkez Bankası’na park eden Rus parası’ olduğuna şüphe yok. Bu gelişmelere hâkim olduğu çok açık olan Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati de geçen hafta çıktığı bir TV yayınında, “Şu anda girişler oluyor. Her hafta Merkez Bankası açıklar. Geçen perşembe açıkladığı rezerve bakın, yarın açıkladığı rezerve bakın, sonraki haftaya da bakın. Bu iş başladı, devam edecek. Nereden geldiğinin önemi yok” diyordu. Yaptırım ve kısıtlamalar içindeki Rusya, kendi ekonomisine Türkiye üzerinden yeni bir soluk borusu açmaya mı çalışıyor? Uydurma bir ekonomi teorisi ile döviz rezervlerini tüketen, borç harçla rezerv gösteren, kurunu patlatıp enflasyonunu azdıran bir siyasi yönetime yaklaşan seçimlerde destek mi çıkmaya çalışıyor? Sadece nükleer santral sözleşmesinde inşaat sürecini hızlandıracak masum bir finansal transfer mi? Yoksa ikincil yaptırımları tetikleyerek Türkiye’yi kendisine yoldaş mı edinecek? Ruble’ye destek Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yaptığı görüşmenin ardından yapılan yazılı açıklamada çok açık bir tanımlama yoktu ama Rusya Başbakan Yardımcısı Alexander Novak, iki liderin Türkiye’nin gaz ödemelerini kısmen ruble ile yapması konusunda anlaştıklarını söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Soçi’de Rusya Devlet Başkanı Putin ile bir araya geldi Novak, iki ülkenin kademeli biçimde ulusal paralarla ödemeye geçmeyi konuştuğunu söylerken, ilk aşamada Rusya tarafından sağlanan gaz tedarikinin kısmen ruble ile olacağını anlatmış. Bunu da parasal ve finansal ilişkileri geliştirmek için “yeni bir aşama, yeni fırsatlar” olarak değerlendirmiş. Malum Rusya, Ukrayna işgali sonrasında karşılaştığı yaptırımlara karşı, 31 Mart tarihinde “dost olmayan ülkelere” gaz satışında ruble ile ödeme koşulu koymuştu. Rusya için kendi parasını korumak için talep yaratırken, sonucu da rublenin değerlenmesi olmuştu. Ruble nerede? Cumhurbaşkanı Erdoğan da Soçi dönüşü uçağındaki gazetecilere, “Putin’le ruble üzerinde mutabık kaldıklarını” söylüyordu. Ruble ile alışveriş yapılacağı için mali olarak Rusya’ya da Türkiye’ye de güç kazandıracağını anlatıyor, sözü Rusların MİR kredi kartına getiriyordu “Bir de Rusya’nın Mir kartı var. Şu anda bizim beş bankamız bunun üzerinden çalışmalarını sürdürüyor. Burada da çok ciddi gelişmeler var. Bu da tabi Rusya’dan gelen turistleri çok çok rahatlatan bir süreç. Onlarla alışverişini, otel ödemelerini yapabiliyorlar. Bu da tabi hem onlar için hem bizim için çok çok rahatlatıcı bir sistem. Bu ziyaretimizde Rusya Merkez Bankası Başkanı ile bizim Merkez Bankası Başkanımız da görüşmelerini yaptılar.” Peki Türkiye rubleyi nereden bulacak? Görünen yol şimdilik MİR Kartı işaret ediyor. MIR’in geçmişi Rusya 2014’te Kırım’ı ilhak ettikten sonra karşılaştığı yaptırımlar sırasında MIR kredi kartı sistemini kurdu. 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Moskova ziyaretinde Rusya Devlet Başkanı Putin tarafından MİR’in Türkiye’de de altyapısının oluşturulması önerisini yapmasıyla da Türkiye’nin gündemine girmişti. Sonrasında da pek bir ilerleme olmadı. 2019’da o günün Rusya Enerji Bakanı olarak Türkiye’ye gelen Novak, bir bankanın ATM’sinden MİR kartı ile 100 TL çekiyordu. Ona eşlik eden o günün Ticaret Bakanı Ruhsar Pekcan ise artık MİR’in Türkiye'de kullanımının başladığını ve 4 milyon lira hacme ulaştığını söylüyordu. Şubat ayında Rusya’nın Ukrayna işgali sonrasında konuştuğum bankacılar, Türkiye’de 4-5 bankanın bu kartı kabul ettiğini ve işlemlerin 100 milyon TL’yi geçmediğini söylemişlerdi. Rusya’nın yaptırım dalgası karşısında yurttaşlarının kullanabileceği uluslararası kart kalmamıştı. Nisan sonunda Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ise "Rusya’nın Mir sistemi var. Mir kart çok iyi bir şekilde kullanılıyor. Türkiye’de Mir kart kullanan işletmelerin oranı yüzde 15’lerdeydi, şimdi bankalar hızlı bir şekilde dağıtım yapıyorlar. Sıkıntı olmayacak" diyordu. MIR’in alanını Türkiye’de genişletmek için şimdi çaba gösterildiği çok açık. Zira hem VİSA ve Mastercard gibi kart sistemleri Rusların harcama yapmasına kapalı. Milyonlarca Rus turist Türkiye’ye gelirken seyahat ödemelerini önceden acentalarına yapıyor. Ancak gittikleri ülkelerde gündelik harcamaları için kredi kartına ihtiyaç duyuyorlardı. 3-5 ayda MİR kartın çok da yaygınlaşmadığı çok açık. Zira Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sözlerine bakılırsa MİR’i kabul eden banka sayısı hala 5 banka ile sınırlı. Burada küçük bir not düşmek gerekiyor. MİR kartın kabul edilmesi demek, nihai satıcıdan bankaya gelen harcama kayıtlarının MİR sistemi ile karşılıklı teyitle takasının yapılması demek. Yani karşılığının MİR sisteminden Türkiye’deki bankaya gelmesi demek. Geçmişte VISA ve Mastercard üzerinden dolar ya da Euro cinsi döviz cinsleriyle yapılan takasın şimdi yaptırım ve kısıtlamalar nedeniyle Ruble ya da TL ile yapılıyor olması beklenir. Bu takasa Bankalararası Kart Merkezi bir alt yapı kurdu mu bilmiyoruz. Buna dair yatırım yapıldı mı onu da bilmiyoruz. Netleştirme Rusları rahatlatır Asıl konuya dönersek; Türkiye’nin gaz ödemelerinin bir kısmını ruble ile yapacağı, MİR’in de masaya tekrar yatırıldığı anlaşılıyor. Rusların, kendi yurttaşlarının dolar ya da Euro'ya ihtiyaç duymadan ruble harcayarak Türkiye’de tatil yapmasını, uluslararası yaptırım ya da kısıtlamalara takılmadan bu kanalda ödemelerin yapılmasını sağlamak istemeleri gayet normal. Potansiyel tablo için tahminim şöyle Rusların turizm için kredi kartlarıyla yapacakları harcamalar ruble cinsinden Türkiye’nin kredi kartları merkezinde alacak hanesine yazılır, Türkiye de bu alacağın tamamıyla gaz ödemelerinin sadece çok cüzi bir kısmını öder. Bunun tüm sezonda 500-700 milyon doları geçeceğini sanmam. Türkiye haziran ayı itibariyle son 12 aylık toplamda Rusya’ya 6 milyar dolarlık ihracat yaparken, aynı dönemde tam 44 milyar dolarlık ithalat yaptı. 38 milyar dolarlık dış ticaret açığı, gaz fiyatları yükselmeden önce geçen yıl 16 milyar dolardı. Pandemi öncesi dönemde 2019’da 7 milyon Rus turist geldiği biliniyor. Buradan da kabaca 5 milyar dolarlık bir gelir elde ettiğimiz varsayılabilir. Bunun da önemli kısmının Türkiye’de kartla değil, önceden otel ve uçuş bedeli olarak Rusya’da acentalara ödendiği dikkate alınmalı. Türkiye’deki kredi kartı harcamalarının çok düşük bir boyutu olduğu da. Nette Rusya’ya yıllık yaklaşık 33 milyar dolarlık bir dış ticaret açığı veriyoruz. Rusya’nın gaz ihracatında kısmi olarak ruble kabul etmesinin sebebi, uluslararası yaptırımlarla karşılaşması ve blokajdan kaçınarak ödeme kabul edebileceği kanalın kalmaması. Bunun da çok düşük bir miktar olmasının bir önemi yok. Önemlisi bunu gönüllü yapacak bir taraf bulmuş olması. İkinci bir unsur da rublenin istikrarı için döviz satarak bunu yapma kanalının kalmaması nedeniyle dış ticaret partnerlerine ruble talebini yükseltecek kanal açtırması. Soçi görüşmesinden yapılan açıklamalara bakılırsa şimdi yapılan şey, küçük ölçekli bir ikili ödeme netleştirme’ Clearing mekanizması gibi görünüyor. Eğer ihracatçılar ve turizmde otelciler ile diğer hizmet sağlayıcılar için de ruble tabanlı bir mekanizma kurulsaydı ve de içeride bu kesimler de ruble ile satış yapmayı, ödeme kabul etmeyi tercih etselerdi Rusya’ya 44 milyar dolarlık gaz ödemesi yerine 33 milyar dolar net ödeme yapılabilirdi. Ancak uluslararası platformda potansiyel ikincil yaptırımlar, en büyük risk olarak şirket ve bankaların tepesinde Demoklesin kılıcı’ gibi duruyor. Soçi ziyareti bile bu konudaki dikkatleri yükseltti. Bugün için bu netleştirme de pek mümkün görünmüyor. Peki bu sağlansaydı da içeride TL’nin değerine olumlu etki eder miydi? Benim yanıtım hayır. Ruslar TL ödemeyi kabul ediyor olsaydı Türkiye açısından önemli bir dönüm olurdu. Bunun olması için de enflasyonun düşük, paranızın istikrarlı olması gerekir. Uğur Gürses kimdir? Uğur Gürses, 1985 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Mülkiye İktisat Bölümü'nden mezun oldu. Çalışma hayatına 1986 yılında Merkez Bankası'nda başlayan Gürses; döviz kuru politikası, döviz rezerv yönetimi ve açık piyasa işlemleri alanlarında çalıştı. 1994-2000 yılları arasında özel ticari bankalarda yöneticilik yaptı. 2001 krizi öncesinde bankacılığı bırakarak TV kanallarında ekonomi yorumculuğu yapmaya başladı. 1999 yılında Yeni Yüzyıl gazetesinde başladığı günlük ekonomi ve finans yazılarına, daha sonra Yeni Binyıl gazetesinde devam etti. 2001-2014 yıllarında Radikal gazetesinde, 2014-2018 arasında da Hürriyet gazetesinde yazdı. 2018'den sonra kişisel blogunda ekonomik gelişmeleri yorumlayan Uğur Gürses, Aralık 2021’den itibaren T24’te yazmaya başladı. Akıllı İnsanlar yalanı bir gerçeğin üzerine monte ederler. İnanılması daha kolay, birbirinden ayrıştırılması da bir o kadar zordur, iftira ise yalan ile bezenmiş bir suçlamadır diyor Sn. Şeref Oğuz. Sayın yazarın söylediklerine yaşamın her bölümünde sıklıkla rastlıyoruz. İş yaşamı ve siyaset insanları yalan söylemeğe iter mi? İki kelime ile cevap Maalesef evet. Her ikisi de iter hem de tüm güçleri ile. Bugüne kadar yüzlerce, binlerce örneğini gördü, yaşadık ve okuduk. İster sağınıza bakın ister solunuza. Bunu halen bunu her cenahta yaşamda veya iş yaşamında kendisine veya bir yakınına sağlanan faydayı sürekli kılmak, bir yerlerde yükselmek veya layık olmamasına rağmen oralarda tutunmak için birilerine uymaya kendisini zorunlu hissedenler, siyaha beyaz demeğe hazırdırlar. Yanlışları görmemeğe bir adım öte insanlara o yanlışın doğru olduğunu anlatma çabasındadırlar. Tepedekilerin dostu onların dostu, düşmanı ise düşmanıdır. Bu tür insanlar kişilerin ayrıştırılmasını sizden bizden mantığının tüm sisteme hâkim olmasını desteklerler. Yalan ve yanlış olduğunu bile bile sistemin tepedeki uygulayıcısını savunurlar. Başka bir deyişle süregelen yanlışa ve yalana iştirak eder ve de haliyle aynı yalanı söylemiş olurlar. Evet, etrafımız, yaşamımız bundan ötürü yalancılarla değişince ne mi olur? Bünyeleri bu sisteme alışıktır. Yeni gelene çok kısa bir sürede uyum sağlarlar. Onlar için yaşam TOPLUM İÇİN ÖNEMLİDİRDeğerler toplum için önemlidir. Günümüzde toplumun güven duygusunun geliştirilmesi, dinimizin emir ve tavsiyeleri ile tarihi birikimlerimiz doğrultusunda değerlerimiz yeniden gözden geçirilmeli, toplumsal birlikteliğimizi yeniden inşa etmek için gayret göstermeliyiz. Aksi takdirde, ilişkilerimiz daha da yozlaşacak, hiçbir gelişmemiz sağlıklı olmayacak. Birbirimizi anlamayacak, problem çözme yerine sürekli problem üretmeye ve yalanlara devam edeceğiz. İsmet YalçınkayaSÜREKLİ ALDATILAN ÇALIŞANLAR NE önceki iş ilişkisinde üzülen, aldatılan insanın yaşamının geri kalan bölümünde tüm insanlardan kuşkulanması nasıl bir duygudur ki? Evet bazı iş yerlerinde durum aynen böyle. Düşünün tüm iş yaşamınızda yanınızda çalışan hiç kimseye güvenmemek gibi bir durumdasınız? Herkese, birlikte çalıştığınız herkesin yaptıkları her işe kuşku ile yaklaşacaksınız. Belki de daha ileri gidip herkesin sizi aldatmak için seferber olduğunu düşüneceksiniz. Bu cenderenin içerisinde mutlu olmanız kolay değil. Zamanla bu çelik kafes nefes alamayacak kadar sıkıştıracaktır sizi. Uzun seneler sonra ise sizi çevreleyen cendereyi kırarak rahatsız edici bu ruh halinden kurtulmanız ise mümkün durumda, İnsanlar, birbiri ile bir adım öte çalıştıkları iş yerlerinin yöneticileri ile ve de iş yaptıkları firmalar ile nasıl iyi ilişki kurar? Kurabilir. Geçici bir süre için o da menfaate dayalı ise?AŞAĞIDAKİ GÖRSEL İLE İLGİLİ de şu aşağıdaki resme bir bakın. Bu benim görüşüm değil. Geçen yazıma gelen 2 yorumdan esinlenerek hazırladım bu görseli. Başka bir deyişle personelin görüşüdür. Aynı görüştemiyim diye soracak olursanız maalesef ÜzülerekBu arada Sn. G…’ dan bir özel e-posta aldım. Sağına soluna hafif dokunarak, yumuşatılmış şekilde sizlerle paylaşıyorum. Diğerleri ile ters düşen bir tarafı yok. “Bay Bolat’ın özellikle THY’deki yönetim anlayışında, eskinin kötü yanlarını reddeden, daha önce yapılmış haksızlıkları da adalet terazisinde düzeltmeyi vaat eden bir söylemle ortaya çıkmasına rağmen verdiği sözlerin hiçbirini yerine getir/e/madiği ve de belki de farkında olmadan oluşturduğu beklentiye uygun düzgün ve tutarlı bir duruş sergileyemediği açık ve çalışanların birçoğu tarafından olarak Bolat Bey, temsilde, nazik, merhametli, adaletli bir görüntü vermesine rağmen yönetmede söz pek söz sahibi olmadığı net bir şekilde ortaya çıktı. Asıl gücün ve ağırlığın kimde, kimlerde olduğu biliniyor. Sütre gerisinde şirketin sevk ve idaresine, İlker Aycı'dan sonra artık tamamen hâkim olan Kartallıların ise, zuhur ettikleri sebeplere uygun olarak haksız, adaletsiz ve bizim ekip, bizim arkadaşlar bencilliğindeki icraatlarına devam ettiklerini/edeceklerini açık seçik durumu son dönemlerde özellikle yönetici personele verilen ve asla ülkedeki ücret skalasına uygun olmayan fahiş ücretlerin, yapılan savurgan kadrolaşma ve nepotist tayinlerin en iyi şekilde ortaya koyuyor.”HAVALİMANI TAM BİR YALAN tarihinde Airporthaber ’e yazdığım bir yazı için gönderilen yorumda havalimanında görevli bir arkadaşımız şöyle diyordu. “Havalimanı tam bir yalan dünyası, Burada işe başlayandan beri yalancı olduk çıktık” Bu söze büyük ölçüde katılıyorum. Birilerini göre göre, onlara baka baka çoğunluk onlara ortada ama biz insanlar son zamanlarda “Yalan” konusunda çok büyük ihtisas sahibi olduk. Kendimizi mi geliştirdik, yoksa iş ve yaşam ortamı ve şartlarımı bizleri bu özel ihtisas konusuna meraklı uzman mı yaptı?Kimisi yaşama, diğeri işine bir diğeri ise sağa sola daha iyi tutunabilmek için bu yola başvuruyor kuşkusuz. Getirisi var mı? Şüphesiz var ki insanoğlu her an bir yenisini de bir yenisini yoğuruyor zihninde. Yazıyor, sahneliyor ve de Döne’nin ifade ettiği üzere Belli bir amaçla söylenen yalan, en ahlaksız yalan biçimidir ancak en çok da o işe yarar. “Bu doğru ve her gün değişik örneklerini dinliyor ve görüyoruz. Özellikle iş yaşamımızda söylenilen yalanlar hep bu türden ?BU KONUDA KİTAP YAZMIŞ ADAMLAR. SİZE YALAN SÖYLENDİĞİNİ NASIL ANLARSINIZ?Evet; bu konuda insanlara yön gösteren kitaplar bile var artık. Duygular ve mikro mimikler konusunda dünya çapında tanınan psikolog Paul Ekman’ ın kitabı “Yalan Söylediğimi nasıl anladın?” Detaylı yüz analizinde öncü olan ve başkalarının hislerinin anlaşılmasını sağlayan bu usta yazarın kitabı bizi bu konuda çok büyük ölçüde aydınlatıyor. Bu kitabı iki kere ve çok büyük bir dikkatle okudum. Şimdi çoğu zaman yaptığım gibi bu kitabı sizlere okumanız için tavsiye edeceğimi düşünmeyin. Tavsiye falan etmiyorum. Hatta okumayın diyorum. Okumayın ki, size kimlerin yalan söylediğini anlamayın. Mimiklerine bakıp, gülümsemelerini değerlendirip o insanlardan soğumayın. Adı geçen kitap bu konuyu o denli net ve açık anlatıyor ki, bu sonuç nerede ise kaçınılmaz. Aynı gece yatağınıza yatıp, meğer doğru konuşanlar ne kadar azmış diyerek bu konuda uğradığınız hüsranı her akşam tekrar tekrar psikolog değilim. Duyguları ölçümlemeyi ve değerlendirmeyi her insan kadar ancak becerebilirim. Daha fazla değil. Ama yalan söylemenin, hele hele iyi yalan kurgulamanın aşırı zeki olmayı gerektirdiğini bilirim. Aptal insanlardan iyi bir yalancı olmaz. En azından kime ne söylediğini unutur ve bir gün sonra aynı insana, aynı konuda başka bir kurgu anlatabilir. Bunu yaşadınız mı diye sorarsanız? Cevap evet, hem de çok. Akıllı insan bu gün, iki gün sonra ortaya çıkacak yalanları söylemez. Hak, hukuk, adalet ve liyakat gibi sözlerle süslüdür tüm deyişleri. Hak nedir bilmezler, hukuk ve adaleti dikkate almazlar, liyakati değerlendirmezler / değerlendiremezler. Bizim aklımızda kalan örnekler maalesef şeyden kuşkulanmanın, her şeyden şüphelenmenin ve genelde insanlara güvenmemenin bir anlamda “Ruhsal bir bozukluk” olarak insan yaşamını çok menfi olarak etkileyeceği kesin. Bu nedenle kendimizi kontrol altında tutmamızda sonsuz fayda güven duygusu insanları birbirine yaklaştırıyor. Onları birbirinden ayrılmaz hale getiriyor. Tabii ki bu duygunun belirli amaçlara yönelik olarak söylenen yalanlar üzerine bina edilmesi mümkün değil. Onun için birbirimizden uzağız. Ve de hiç yakın olamayacağız. - 0449 Güncelleme - 0449 Milli Piyango yılbaşına iki ay kala ikramiyeyi açıklayarak milyonerlik hayalini başlattı.. Milli Piyango yılbaşında vereceği ikramiyenin çıtasını 5 milyon YTL artırdı ve çekilişin yapılmasına 2 ay kala hayallerin kapısını açtı. Tam 25 milyon YTL. Bugünkü kurlara göre 21 milyon dolara denk gelen ikramiyenin biletleri 9 Aralık'ta satışa sunulacak. Milli Piyango İdaresi Genel Müdürü İhya Balak'tan alınan bilgiye göre, 2005 ve 2006 yıllarının yılbaşı özel çekilişlerinde 20 milyon YTL olan büyük ikramiyede bu yıl 5 milyon YTL artış yapıldı. Yılbaşı özel çekilişinde, 25 milyon YTL dışındaki diğer büyük ikramiyeler de, 1 adet 5 milyon YTL ve 1 adet 1 milyon YTL olarak tespit edildi. Böylece büyük ikramiyelerin tam, yarım ya da çeyrek bilete çıkma durumuna göre, en az 3, en fazla da 9 kişi yeni yıla milyoner olarak girebilecek. Milli Piyango İdaresi, 2 milyon 972 bin 82 adet ikramiye karşılığı, vatandaşlara yılın son gecesinde toplam 144 milyon 25 bin YTL ikramiye dağıtacak. Bilet fiyatları da belli oldu Tam bilet 24 YTL, yarım 12 YTL, çeyrek de 6 milyon YTL'den satılacak. Yılbaşı çekilişinde 25 milyon YTL'lik büyük ikramiye, satılan bilete çıkana kadar çekilişe devam edilecek. 21 FERRARİ YA DA YAT Peki hayal kurduracak bu ikramiyeyle neler alınabilir? İşte alınabileceklerden bazıları Ferrari'nin 1 milyon dolarlık Enzo modelinden 21 adet, 300 bin dolarlık elmaslarla süslü Vertu cep telefonundan 70 adet, milyon YTL'den 21 tane lüks yat... Yatırımı tercih edenler ise 124 bin adet Cumhuriyet altını alabilir ya da mevduattan 3 milyon 295 bin YTL, tahvilden 4 milyon 52 bin YTL'lik faiz gelirini cebine koyabilir. Sabah

bir milyon tl ile ne iş yapılır